Gündeme ‘dezenformasyon yasası’ olarak olarak gelen kanun taslağı ile başta İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun (“5651 Sayılı Kanun”) ve Basın Kanunu’na ilişkin pek çok değişiklik öngörülmektedir. 5651 Sayılı Kanun ve Basın Kanunu’nda öngörülen değişikler, kanun taslağının yayınlanmasından bu yana geniş bir yelpazede tartışılmaya başlanmıştır.

Sıklıkla tartışılan bu konulara ek olarak, şebekeler üstü hizmetlerin de 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun (“Kanun”) kapsamına alınması kanun taslağının getirmesi beklenen önemli bir başka değişikliktir. Her ne kadar komisyonlar tarafından yapılabilecek çalışmalar kapsamında taslak ile yayınlanan düzenlemelerde değişiklik olabilecekse de geniş bir çevre tarafından taslağın mevcut hali ile veya mevcut haline yakın şekilde kabul edilmesi ve yasalaşması bekleniyor. Taslağın mevcut halinde OTT hizmet sağlayıcılar için bir geçiş süreci öngörülmemekte ve düzenlemelerin yasalaşması ile birlikte başta yetkilendirme yükümlülüğünün doğrudan uygulanabilir olacağı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, OTT hizmet sağlayıcıların da getirilecek düzenlemelere ilişkin ön çalışma yapmasında yarar bulunmaktadır.

5651 sayılı Kanun kapsamında içerik sağlayıcı ve yer sağlayıcılara yönelik belirli hükümler dışında OTT (‘over the top’) olarak bilinen internet tabanlı haberleşme hizmetlerinin tamamına uygulanabilen herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır ve bu hizmetlerin düzenlenmesi son 15 yıldır tartışılmaktaydı. Benzer hizmetler sunmakla birlikte Kanun’a tabi işletmeciler tarafından uygulanabilen kapsamlı yükümlülükler olması karşısında OTT hizmetlere uygulanabilen genel düzenlemelerin  ve bu hizmetlerin Türkiye’de sunumuna yönelik ek yatırım ve altyapı maliyetlerinin olmaması vurgulanıyor ve bu farklılığın işletmecilerin bu hizmetlerle rekabet etmesini zorlaştırdığı iddia ediliyordu. Özellikle ulusal numaralandırma planında yer alan numaralar ile birlikte sunulan OTT hizmetler açısından (VoIP vb.) yetkilendirmenin zorunlu olup olmadığı  da hukuken halen tartışılan konulardan biri.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (“BTK”) düzenlemelerine tabi işletmeciler, elektronik haberleşme hizmeti sunmak için hizmetin türüne uygun yetkilendirme ve buna bağlı idari yükümlülüklere uygun davranmakla yükümlüler. Özetle telekom operatörü olmak, Türkiye’de bir şirket kurmayı ve belirli alt yapıyı ve diğer yatırımları (ofis, insan kaynağı gibi) sağlamayı gerektirmektedir. Diğer yandan OTT hizmetleri ise, verilen hizmetin niteliğine bakıldığında Kanun’daki geniş kapsamlı elektronik haberleşme tanımına girmekle birlikte halihazırda kişilerin bizzat temin ettikleri internet hizmeti üzerinden yazılımlar aracılığıyla sunulan katma değerli bir hizmet olarak ele alınmakta ve henüz düzenlenmiş değil.  

İnternetin hızlanması ve internetle birlikte OTT hizmetler üzerinden haberleşmenin yaygınlaşması, konunun düzenlemesine yönelik ihtiyacı artırmıştır. Kanun’a eklenmesi öngörülen maddeler ile birlikte bu OTT hizmetlerine ilişkin önemli düzenlemeler yapılması planlanıyor.

Yetkilendirme Yükümlülüğü

Kanun taslağının mevcut hali ile yürürlüğe girmesi durumunda, OTT hizmetler de Kanun kapsamına alınacaktır. OTT hizmetlerin bu çerçevede ‘internet erişimine sahip abone ve kullanıcılara, işletmecilerden veya sağlanan internet hizmetinden bağımsız olarak kamuya açık bir yazılım vasıtası ile sunulan; sesli, yazılı, görsel iletişim kapsamındaki kişiler arası elektronik haberleşme hizmetleri’ olarak tanımlanması beklenmektedir. OTT hizmet sağlayıcılara Türkiye’de kurdukları anonim şirket ya da limited şirket statüsündeki tam yetkili temsilcileri vasıtasıyla yetkilendirme şartı getirilmesi planlanmaktadır.

Tanımın kapsamına giren tüm hizmet sağlayıcıların yetkilendirilmesi gerekmekle birlikte tanımdaki bazı unsurların, başta ‘kişiler arası elektronik haberleşme hizmeti’ ifadesinin, nasıl yorumlanacağına ilişkin ikincil düzenlemeler de gerekecektir. Tanımın yeterince açık olmadığı ve muhtemel istisnalar olabileceğini de kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiği de eleştirilebilir. Avrupa Elektronik Haberleşme Kanunu olarak bilinen 2018/1972 sayılı Avrupa Birliği (AB) Direktifi, ‘kişiler arası iletişim hizmetlerini’ özel olarak tanımlamış ve iletişim hizmetlerinin sunulan asıl hizmetin tali bir unsuru olduğu OTT hizmetlerini genel olarak kapsam dışında bırakmıştır.

Daha önce 5651 sayılı Kanun’a eklenen sosyal ağ sağlayıcı tanımına ilişkin olarak BTK, yorum yoluyla sosyal etkileşim amaçlı içeriğin ikincil ve yan bir hizmet olarak sunulduğu platformları kapsam dışında bırakmıştı. Benzer bir düzenlemenin BTK’nın yapacağı ek düzenlemeler ile OTT hizmetlerine ilişkin de getirilebileceği tartışılabilir. Öte yandan, bu hizmetlerin genel yetkilendirme rejimine tabi olmasının uygun olmadığını düzenleyen AB Direktifi’nin aksine, getirilmesi düşünülen yetkilendirme şartının bu hizmetlerin doğası ile bağdaşmayan ağır bir yükümlülük olması da eleştirilmelidir. Kaldı ki Kanun’a eklenmesi planlanan tanım ve yetkilendirme şartı, BTK’nın belirli eşikler getirerek düzenlemenin kapsamını daraltmasına yönelik bir yetki vermemektedir.

Taslakta yetkilendirmenin bir şirket olarak kurulacak temsilci vasıtasıyla yapılması gerektiği belirtilmekle birlikte, bu süreç de diğer temsilci atanmasını öngören düzenlemeler ve işletmeciler açısından söz konusu olan yetkilendirme rejimi arasında farklı bir durum yaratacaktır. İkincil düzenlemeler ile yetkilendirmenin nasıl yapılacağı ve Türkiye’deki temsilcilerin rolü daha iyi anlaşılacaktır.

Bildirim Yükümlülükleri

Getirilmesi planlanan düzenlemeler ile birlikte OTT hizmet sağlayıcılarına Türkiye’deki aktif bireysel ve kurumsal kullanıcı sayısı, sesli arama sayısı ve süresi, görüntülü görüşme sayısı ve süresi, anlık mesaj sayısı ve BTK’nın belirleyebileceği diğer bilgileri, BTK’nın öngöreceği periyotlarla BTK’ya bildirme yükümlülüğü de getirilebilir.

Bu yükümlülük kapsamına giren hizmet sağlayıcılar ve uygulanabilecek bildirim sürelerinin belirlenmesine ilişkin BTK ikincil düzenlemeler yapabilecek ve karar alabilecektir. Özellikle numaralar ile haberleşme hizmeti sunan (VoIP vb. üzerinden) hizmet sağlayanlar ve abone/kullanıcı sayısının çok olduğu platformlar açısından bildirim yükümlülüklerinin daha ağır olacağı öngörülmektedir.

Diğer Yükümlülükler

BTK’nın geniş bir yetki kapsamında OTT hizmetleri düzenleyebileceği söylenebilir. Türkiye’de hizmet veren tüm OTT hizmet sağlayıcıların BTK’nın belirleyeceği düzenlemelere uyma yükümlülüğü bulunmaktadır. Kanun taslağının gerekçesini gözeterek BTK’nın taslağın yasalaşması ile birlikte OTT hizmetlere ilişkin tüketici hakları, (yurtdışı veri aktarımı konusu da dahil) kişisel verilerin korunması, hizmet kalitesi, raporlama yükümlülükleri ile mali bir takım yükümlülükler getirmesi beklenmektedir.

Yaptırımlar

Yetkilendirme ve BTK tarafından belirlenen diğer yükümlülüklere uymayan OTT hizmet sağlayıcılara 1 milyon TL’den 30 milyon TL’ye kadar idari para cezası uygulanması öngörülmektedir. Ayrıca,  idari para cezalarını süresinde ödemeyen ve BTK’nın ihtarına rağmen yükümlülüklere aykırı davranmaya devam eden OTT hizmet sağlayıcıların internet trafik bant genişliğinin %95’ine kadar daraltılması veya ilgili uygulama veya internet sitesine erişimin engellenmesine de BTK tarafından karar verilebileceği öngörülmektedir.

Sonuç olarak, önemli global oyuncuların iş modellerini temelden etkileyebilecek bu düzenlemelerin etkileri tartışmalı olacaktır. Diğer yandan uygulanacak yaptırımların kullanıcıların iletişim haklarını etkileyen bir boyutu olup olmadığı da tartışma yaratabilir.  OTT hizmetler ile ilgili düzenlemelerin ilgili hizmet sağlayıcılar tarafından yakın şekilde takip edilmesini öneririz.

Merve Arslanhan’a katkılarından dolayı teşekkür ederiz.


Aboneliğinizi Yönetin

Güncel hukuki görüşlerimiz ve etkinliklerimiz hakkında özelleştirilmiş bilgilendirme için abone olun.