Standarda esas patentler (“SEP” ya da “SEP”ler), bir buluşun münhasır kullanımını sağlayan patent hakları ile buluşun ilgili pazarda yaygın ve zorunlu kullanımını amaçlayan ‘standartlar’ arasındaki etkileşimden doğan bir kavramdır. Dünyada SEP'lerden kaynaklanan patent davalarındaki artış trendi göz önüne alındığında, SEP’in patent hukukunun yeni popüler terimi haline geldiğini söyleyebiliriz.

SEP'leri Lisanslamak: FRAND Koşullar

Standart Geliştirme Organizasyonları (“SGO'lar”), ilgili sektördeki teknik şartnameleri ve bir dizi teknik şartnameden oluşan standartları belirlemekte ve bu standardın sektördeki tüm oyuncular tarafından erişilebilir olmasını amaçlamaktadır. SGO'lar bu anlamda kendi iç kurallarının bir parçası olarak fikri mülkiyet haklarına ilişkin politikalarını da yayınlamaktadırlar. SGO’ların söz konusu fikri mülkiyet hakları politikaları içinde üyelerinin standartlara esas olabilecek patentlerini belirlemeleri de yer almaktadır. Bir üye potansiyel bir SEP belirlediğinde, kendisinden ayrıca patenti adil, makul, ayrımcı olmayan (FRAND) hüküm ve koşullara göre lisanslamayı kabul edip etmeyeceğini beyan etmesi de istenmektedir.

FRAND beyanlarının koşulları farklı SGO'lar arasında ve beyan sahibinden beyan sahibine göre farklılık gösterebilmektedir. Bu bağlamda, ana hedefleri üye sayılarını artırmak ve SEP'leri mümkün olduğunca çok sayıda sektör oyuncusunun kullanımına sunmak olan SGO'lar, üyelerine katı fikri mülkiyet hakları politikaları dayatmamakta ve bu durum SEP sahibinin standardı uygulamak isteyen taraf üzerinde önemli bir avantaj elde etmesine sebep olmaktadır.

SEP Lisanslaması

Zaman içinde SEP'lerin sayısı arttıkça, SEP'lerden kaynaklanan patent davalarının da arttığını görmekteyiz. Her ne kadar taraflar FRAND koşullarda lisanslamayı düzenleyen ayrıntılı ve farklı olaylara uygulanabilir yasaların eksikliğinden muzdarip olsa da, çokça bilinen ve atıfta bulunulan Huawei Technologies v. ZTE (Case C-170/13) ve Nokia v. Daimler (Dosya 4c O 17/19)  kararları ve farklı yargı çevrelerinden diğer başka kararlar şu anda bu alandaki uygulamalara ışık tutuyor gibi görünmektedir.

Bunun yanı sıra geçtiğimiz yıl, 14 Şubat 2022 tarihinde, Avrupa Komisyonu, SEP'ler için adil ve dengeli bir lisanslama çerçevesi oluşturmayı amaçlayan bir kamu istişare süreci başlatarak sektördeki paydaşlardan sürdürülebilir, şeffaf ve öngörülebilir bir SEP lisanslama ekosistemi için politika seçenekleri üzerine geri bildirimde bulunmalarını talep etmiştir. Bu kapsamda, Avrupa Komisyonu’nun sektörden toplanan geri bildirimleri 2023 yılının ikinci çeyreğinde değerlendirmeye alması beklenmektedir.

SEP ile ilgili en çok tartışılan konulardan biri, SEP’lerin üretim tedarik zincirinin hangi aşamasında lisanslanması gerektiği sorusuna cevap vermeye çalışan, ‘herkese erişim’ ve ‘herkese lisans’ kavramlarıdır. ‘Herkese erişim’ yaklaşımı, SEP sahiplerine, patentlerini üretim zincirinin hangi düzeyinde lisanslayacaklarını seçme imkânı tanımakta; bu da genellikle nihai ürün aşaması olmaktadır. Bu doğrultuda standardın kullanıldığı ürün başına lisans ücreti talep edilmektedir. Ancak bu kavram nihai ürün üreticileri tarafından, değer zincirinin farklı seviyesinde yer alan firmaların lisans ücreti ödemeden standarda erişebilmelerine olanak sağlaması nedeniyle eleştirilmektedir. Bir standardın değerinin nihai ürünün parçalarına yansıtılmasını ve FRAND lisanslarının nihai ürün üreticileri yerine parça üreticilerine (veya tedarik zincirinin farklı seviyesindeki tedarikçilere) verilmesini öngören ‘herkes için lisans’ kavramı da bu eleştirilerin sonucunda ortaya çıkmıştır.

SEP davalarındaki bir başka güncel tartışma ise ‘isteksiz lisans sahibi’ kavramında yoğunlaşmaktadır. Buradaki temel soru, standarda konu patenti kullanan firmanın ne zaman isteksiz lisans sahibi haline geldiğidir. Bu sorunun birçok olası yanıtı bulunmaktadır, örneğin, ihlalde bulunduğu iddia edilen kişinin SEP'ten haberdar olması ancak standardı lisanssız olarak kullanmaya devam etmesi veya lisans koşulları FRAND olmasına rağmen lisans sözleşmesi görüşmelerinden çekilmesi gibi hallerde lisans sahibinin isteksiz olduğu değerlendirilebilir.

Türkiye’nin Konumu

Türk Standartları Enstitüsü (‘TSE’) ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (‘BTK’) Türkiye'de standartlarla ilgilenen devlet destekli iki ana kuruluştur. TSE, Uluslararası Standardizasyon Örgütü (ISO), Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (IEC), İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC), Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN) ve Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi (CENELEC) tam üyeliğine sahiptir. Türkiye'nin uluslararası telekomünikasyon alanındaki standart kuruluşlarla ilişkileri ise, ETSI'de gözlemci üye statüsü bulunan BTK aracılığıyla yürütülmektedir.

TSE ve BTK'nın SGO'lara üyelikleri olmakla birlikte, bu kurumların halihazırda Türkiye'de standartların belirlenmesinde veya fikri mülkiyet hakları politikalarının yayınlanmasında aktif rolü bulunmamaktadır. Ancak, TÜSİAD bünyesinde 2020 yılında kurulan Teknoloji Standartları ve Standarda Esas Patentler Görev Gücü, yaptığı kapsamlı çalışma sonucu 2022 yılında yayınladığı raporlar ile TSE ve Türk Marka ve Patent Kurumu gibi kamu kurumlarının da desteği ile Türkiye’de standart belirleme çalışmalarının yapılması ve SEP lisanslamasının yaygınlaşması için gerekli altyapı çalışmalarına öncülük etmektedir.

Bilindiği kadarıyla SEP’ler ve FRAND lisanslamayla ilgili olarak Türk mahkemelerince verilmiş ayrıntılı bir karar henüz bulunmamaktadır. Bununla birlikte, 26 Aralık 2019 tarihinde, Rekabet Kurulu, Vestel v. Philips soruşturmasında SEP'lere ve FRAND koşullara ilişkin ilk kararını vermiştir (19-46/790-344). Rekabet Kurulu Vestel’in başvurusunu Avrupa Birliği Komisyonu kararlarına atıfta bulunarak değerlendirmiş, özellikle Avrupa Birliği Komisyonu'nun Apple v. Motorola (AT.39985) kararına, yine Avrupa Birliği Komisyonu’nun Samsung (At.39939) kararına ve Avrupa Birliği Adelat Divanı'nın Huawei-ZTE kararına (C-170/13) atıfta bulunmuş ancak belirli noktalarda FRAND ilkelerini söz konusu AB içtihatlarından daha da katı bir şekilde uygulamıştır.

Rekabet Kurulu kararında, Koninklijke Philips NV'nin, Almanya'da görülen bir dizi SEP davası üzerine taraflarca imzalanan TV Patent Lisansı ve Uzlaşma Sözleşmesi hükümleri nedeniyle ilgili TV teknolojisi pazarındaki hâkim durumunu kötüye kullandığı sonucuna varmış ve 2018 mali yılı sonuna kadar elde ettiği yıllık brüt gelirinin % 0,75'i oranında ceza ödemesine karar vermiştir.

SEP Davalarındaki Artış

Önümüzdeki yıllarda SEP davalarının artmaya devam edeceği öngörülmektedir. SEP sahipleri, güvenilirlikleri ve öngörülebilirlikleri nedeniyle SEP'lerini uygulamak için çoğunlukla Almanya, ABD ve İngiltere mahkemelerini tercih ediyor gibi görünse de, teknoloji şirketlerinin küreselleşme ve yokluk krizlerinin etkisiyle yayılmacı politikalar izleyerek dünyanın farklı bölgelerinde her geçen gün üretim tesislerinin sayısını artırdıkları göz önüne alındığında, bu eğilimin gelecekte değişebileceği düşünülmektedir.

Farklı sektörlerdeki yatırımlar, teşvikler ve yüksek pazar potansiyeli göz önüne alındığında, Türkiye, SEP davalarına bakan yargı çevrelerinden biri haline gelebilir. Rekabet Kurulu, SEP'lerle ilgili tek içtihadında şaşırtıcı bir şekilde patent hukukunun ayrıntılarını incelerken, biz de Türkiye'de fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinde bir SEP davasının görülüp görülmeyeceğini ve mahkemelerin FRAND terimlerinin ele alınmasında Rekabet Kurulu'nun yaklaşımını izleyip izlemeyeceğini yakından takip ediyor olacağız.

 


Aboneliğinizi Yönetin

Güncel hukuki görüşlerimiz ve etkinliklerimiz hakkında özelleştirilmiş bilgilendirme için abone olun.