Yargıtay Tarafından Benimsenen “Kötüniyet” Kararları

Yeni sınai mülkiyet kanunu; fikri mülkiyet varlıkları için yapılan başvurularda, önceki hak sahipleri tarafından yapılan kötüniyet iddiasına dayalı itirazların güçlü, gerekçeli ve deliller ile desteklenen bir çerçevede olmasını gerektiriyor.

10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (“SMK”) ile nispi ret nedenlerinin yer aldığı 6. madde altında sayılan kötüniyet kavramı, Yargıtay’ın yürürlükten kalkan mevzuat olan 556 sayılı KHK’nın uygulandığı davalara ilişkin 21.07.2017 tarihli iki kararı ile tek başına davanın kabulü için yeterli saymıştır.

SMK’dan önce özellikle Türk Patent ve Marka Kurumu’nun sadece kötüniyete dayalı itirazları kabul etmesine nadir rastlanıyordu. Şimdi kötüniyet kavramı SMK ile de birlikte hem tek başına bir nispi ret nedeni olarak sayılmış, hem de Yargıtay’ın 556 sayılı KHK’nın uygulandığı bu iki kararında tek başına bir ret gerekçesi olabileceği ortaya konmuştur.

Gerçekten de başvuru sahibi ile önceki hak sahibi arasında bir ilişki bulunması halinde dahi çoğu zaman kabul görmeyen kötüniyet iddiası, SMK ile 6. maddede kendine yer bulmakla ve Yargıtay tarafından oldukça güncel iki karında da benimsenmekle kendisini yalın bir nispi ret nedeni olarak kabul ettirmiştir.

Hal böyle iken önceki hak sahiplerine tavsiyemiz başvuru sahibi ile daha önce herhangi ticari bir iletişim içine girildiyse, kötüniyet iddiasının güçlü, gerekçeli ve deliller ile desteklenmiş bir şekilde ileri sürülmesi gerekliliğidir.


Aboneliğinizi Yönetin

Güncel hukuki görüşlerimiz ve etkinliklerimiz hakkında özelleştirilmiş bilgilendirme için abone olun.