Dijital Dönüşümün Rekabet Hukukuna Yansımaları

Son yıllarda, teknolojik ilerlemelerle birlikte işletmelerin iş süreçlerini, müşteri ilişkilerini ve operasyonlarını dijital teknolojilerle dönüştürmesi olarak tanımlanan dijital dönüşümün hızla yayılması, iş yapış şekillerinde değişikliklere yol açmıştır. Bu dönüşüm sürecinde, geleneksel yöntemler yerine dijital teknolojilerin, özellikle de bilişim ve iletişim teknolojilerinin kullanımı artmış; teşebbüsler daha verimli, esnek, yenilikçi ve rekabetçi olma hedefleri kapsamında veri analitiği, yapay zeka, bulut bilişim, otomasyon, nesnelerin interneti gibi dijital teknoloji alanlarına yaptığı yatırımları arttırmış ve bu teknolojiler hızla gelişmeye başlamıştır.

Bu teknolojiler, iş süreçlerinin optimize edilmesi, verimliliğin artması, maliyetlerin düşürülmesi, müşteri deneyiminin iyileştirilmesi ve yeni iş modelleri oluşturmasını sağlamakla birlikte, geleneksel pazar dinamiklerinde de önemli değişikliklere neden olmaktadır. Örneğin dijital pazarlarda farklı veri yönetimi stratejileriyle verilerin toplanması, analiz edilmesi ve bu verilere dayanarak aksiyon alınması söz konusu olmakta ve büyük verilerin toplanmasının söz konusu olduğu bu pazarlarda artık farklı rekabetçi endişeler oluşmakta ve bunlar her gün artmaktadır.

Günümüzde rekabet otoritelerince mevcut rekabet kurallarının yeniden ele alınması, pazar tanımının yeninden yapılandırılması ve mevzuatta bu değişime uyum sağlayacak şekilde değişliklere gidilmesi gerekliliği doğmuştur.

Bu gerekliliğe istinaden, Rekabet Kurumu (“Kurum”), Türk rekabet hukukunun dijital pazarlardaki uygulamalarına ve bu pazarlar özelinde karşılaşılan zorluklara ve bu pazarlar özelinde ihtiyaç duyulan politika değişikliklerine ilişkin olarak dijital pazarlar özelinde bir çalışma yürüterek, 18.04.2023 tarihinde Dijital Dönüşümün Rekabet Hukukuna Yansımaları başlıklı çalışma metnini (“Çalışma Metni”) kamuoyu ile paylaşmıştır.

Türkiye’deki dijitalleşme süresinin mevcut durum ve potansiyeline ilişkin temel göstergeler, dijitalleşme ile gün yüzüne çıkan rekabet sorunları, farklı rekabet otoritelerinin çalışma, düzenleme ve uygulamaları, dijital pazarlarda mevcut olan rekabet endişeleri ile bu pazarlarda gözlemlenen olası rekabet ihlalleri ve dijital piyasalara dönük düzenleme ayağında duyulan ihtiyaçlar çalışma kapsamında detaylı bir şekilde ele alınmıştır.

Çalışma Metni’nde Türkiye’nin dijitalleşme sürecinde dünya ortalamasının üzerinde performans sergilemesi, altyapı eksikliklerinin giderilmesi ile gelişim hızının daha da artacağı yönündeki değerlendirmeler ışığında, Türkiye’nin, temel platform hizmeti sağlayıcısı teşebbüsler nezdindeki önemi belirtilerek dijital pazarların düzenlenmesi gerekliliğine işaret edilmiştir. Bununla birlikte, Çalışma kapsamında dijital pazarların geleneksel pazarlardan farklı özellikler gösteriyor olmasının doğru bir rekabet ihlali değerlendirilmesi yapılması için önemli olduğu ve ancak  ihlale ilişkin çözüm bulunması noktasında mevcut rekabet hukuku uygulamalarını zorladığı ve bu alana tamamlayıcı nitelikte düzenlemeler getirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Çalışma Metni’nde yer verilen başlıca rekabetçi endişeler ve bu rekabetçi endişelerin değerlendirildiği Kurul kararları örneklerine aşağıda yer verilecektir.

  1. Verinin Toplanması, İşlenmesi ve Kullanılması

Teşebbüslerin rekabet gücünün sahip olunan verinin miktarı, çeşitliliği ve kalitesi ile ölçülmesinin doğal bir yansıması olarak, teşebbüslerin sahip oldukları söz konusu veri gücünün, pazarda bu teşebbüslere önemli bir rekabetçi avantaj sağladığı, verinin toplanması ve kullanılmasındaki süreçlerin hem pazardaki rekabeti bozabildiği hem de verilerin gizliliği ve korunmasına dair endişeler ortaya çıkarabildiği belirtilmiştir.

Kurum veriler bakımından “kişisel veri” ve “kişisel olmayan veri” olarak yapılan tasnifin, rekabet hukuku bakımından yetersiz kaldığı belirtilerek, Avrupa Komisyonu Raporu’na atıfla verilerin elde edildiği kanallara göre ve verinin nasıl kullanıldığına göre yapılan sınıflandırma ile Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (“OECD”) raporundaki sınıflandırmaya atıfta bulunarak, verinin elde edildiği kanallara göre ayrım ile verinin nasıl kullanıldığına ilişikin ayrıma yer vermiştir.

Bu noktadan hareketle, Kurum farklı veri tiplerinin rakiplerce farklı şekillerde değerlendirilebileceğini ortaya koyarak; gönüllü olarak sağlanan veri gibi bazı veri gruplarının rekabet edebilmek için zaruriyken, bazı diğer veri gruplarının tamamlayıcı hizmet vermek için gerekli olduğu ayrımını yapmıştır.  Kurum, verinin önemli bir girdi olmasından hareketle hakim durum ve pazara giriş engelleri yaratılması ile tüketicilerin rakiplere geçişlerinin zorlaştırılması temelinde dışlayıcı uygulamaların veri temelli rekabet hukuku endişeler yaratabileceğinin altını çizmiştir.

Çalışma Metni’nde önemli pazar gücüne sahip teşebbüslerin, topladıkları rekabetle ilgili verileri işlemek/birleştirmek yönündeki eylemlerinin pazara giriş engelleri oluşturmalarının, sömürü uygulamaların ve haksız ticari uygulamaların yarattığı rekabetçi endişeler nedeniyle bu alanda düzenleme yapılması gerekliliği değerlendirilmiştir.

20.10.2022 tarihli ve 22-48/706-299 sayılı Facebook-WhatsApp Kararı

Kurul, Meta Platforms, Inc. (Eski unvanı Facebook Inc.), Meta Ireland Limited (Eski unvanı Facebook Ireland Limited) ve WhatsApp LLC hakkında yürütülen soruşturma sonucunda, Facebook’un temel hizmetler olarak adlandırılan Facebook, Instagram ve WhatsApp hizmetlerinden topladığı verileri birleştirmek suretiyle, pazardaki hakim durumunu kötüye kullanarak kişisel amaçlı sosyal ağ hizmetleri ile çevrim içi görüntülü reklamcılık pazarlarında faaliyet gösteren rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırmak ve pazara giriş engeli yaratmak suretiyle rekabetin bozulmasına yol açtığı gerekçesi ile anılan teşebbüslere müteselsilen 346.717.193,40 TL idari para cezası uygulanmasına karar vermiştir.

30.09.2021 tarih ve 21-46/669-334 sayılı Trendyol Kararı

Kurul’un Trendyol’un çok kategorili çevrim içi pazaryerleri pazarındaki uygulamalarına ilişkin olarak 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (“4054 sayılı Kanun”) 9. maddesi kapsamında geçici tedbir uygulanması talebi üzerine Kurul tarafından yapılan inceleme neticesinde, Kurul, Trendyol’un kendi perakende faaliyetine avantaj sağlayacak şekilde pazarlama/tasarım stratejisinin oluşturulmasında pazaryerinde satış yapan satıcıların verilerini kullanmasının nihai karar verilene kadar ciddi ve telafi olunamayacak zararlar doğurmasını engellemek amacıyla, pazaryeri faaliyetinden elde edilen ve üretilen her türlü verinin, kendi ekonomik bütünlüğü altında yer alan diğer ürün ve hizmetleri için paylaşımını ve kullanımını durdurması ve soruşturma sürecinin devamında da bu davranışlardan kaçınmasına karar verilmiştir.

  1. Veri Taşınabilirliği (Data Portability) ve Birlikte İşlerlik (Interoperability)

Yoğunlaşma oranı ve belirgin ağ etkileri ile dikkat çeken sosyal medya hizmetleri bakımından veri taşınabilirliği ve birlikte işlerlik önemleri günümüzde en çok tartışma konusu alanlardan biridir.  Çalışma Metni’nde bu konu ile ilgili kullanıcıların sosyal ağ sağlayıcılarını değiştirirken bağlantılarını, kişisel verilerini ve içeriklerini kolayca aktaramamaları nedeniyle kilitlenme etkisinin meydana geldiği, bunun da en büyük ağa katılma yönünde bir eğilim oluşturduğu, veri taşınmasına ya da birlikte işlerliğe ilişkin bu engellerin rakip teşebbüslerin pazara girişinin engellenmesine ve pazarda tutunamamalarına yol açtığı değerlendirilmiştir.

Bu endişeler kapsamında, önemli pazar gücüne sahip platformları kapsayacak şekilde söz konusu platformdaki hem gerçek kişi hem de ticari kullanıcıların verilerinin -doğrudan kendileri veya başka platforma ya da yetki verdiği üçüncü tarafa aktarılmasının sağlanması yoluyla dolaylı olarak- taşınmasına ilişkin veri taşınabilirliği düzenlemesinin getirilmesi gerektiği, birlikte işlerliğe ilişkin olarak ise, her ne kadar sosyal medya için yoğun olarak gündeme getirilse de, bu yükümlülüğün de sektöre özgü olmasından ziyade genel bir yükümlülük olarak düzenlenmesinde fayda olabileceği değerlendirilmiştir. Nitekim Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Yönetmeliği’nde veri taşınabilirliği özellikle kişisel veriler bakımından ilgili kişilere sağlanan bir hak olarak düzenlenmektedir.

07.04.2022 tarih ve 22-16/273-122 sayılı Nadirkitap Kararı

Kurul’un veri taşınabilirliğine kısıtlama getirilmesinin rekabetçi endişe doğurabileceği ve bir rekabet hukuku sorunu teşkil edebileceğine dair değerlendirmelerine yer verdiği kararlardan bir tanesi; 07.04.2022 tarih ve 22-16/273-122 sayılı kararıdır. Kurul ilgili kararı kapsamında, “www.nadirkitap.com” isimli internet sitesi üzerinden ikinci el kitapların çevrim içi satış piyasasında aracılık hizmeti sağlayan Nadirkitap Bilişim ve Reklamcılık AŞ’nin (“NADİRKİTAP”) rakip aracı hizmet sağlayıcılar vasıtasıyla ürünlerini pazarlamak isteyen satıcı üyelerinin verilerini kendilerine sağlamayarak rakip teşebbüslerin faaliyetlerini zorlaştırmak suretiyle hâkim durumunu kötüye kullandığı iddiasını incelemiştir.

Kararda İkinci el kitap satışına aracılık sağlayan platform hizmetleri kapsamında hakim durumda olan NADİRKİTAP’ın satıcı üyelerinin www.nadirkitap.com’a yükledikleri kitap verilerine erişimi ve bu verilerin taşınabilirliğini haklı bir gerekçe olmadan engellemesinin, rekabet hukuku çerçevesinde hakim durumun kötüye kullanılması suretiyle satıcıların rakip platformlara geçiş maliyetlerini arttırarak  bu durumun rakiplerin satıcılara erişimini ve böylelikle de faaliyetlerini zorlaştırmasının, pazara girmek isteyen teşebbüsler bakımından da giriş engeli oluşturduğunu tespit etmiştir.

İlgili kararda NADİRKİTAP’ın veriye erişimi ve veri taşınabilirliğini zorlaştırmak suretiyle gerçekleştirdiği eylemlerin “ticarî faaliyet alanına başka bir teşebbüsün girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunması ya da rakiplerin piyasadaki faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler” kapsamına girdiği sonucuna varılarak, 4054 sayılı Kanun’un 6. Maddesinin ihlal edilmesi nedeniyle 346.765,63 TL idari para cezası uygulanmasına karar verilmiştir.

  1. Kendini Kayırma ve/veya Ön Plana Çıkarma

Kendi ürün/hizmetini kayırma ve/veya ön plana çıkarma yönündeki sıralamada kendi ürün veya hizmetlerini rakiplerine kıyasla avantajlı olacak şekilde ön plana/üst sıralara çıkarmw önemli pazar gücüne sahip teşebbüslerin, elde ettikleri ve topladıkları verileri kendi lehlerine kullanarak rakiplerine karşı rekabetçi avantaj sağlayan durumlardan bir tanesidir. Kurum, Çalışma Metnin’de bu kapsamda değerlendirilebilecek uygulamaları ve farklı ülke rekabet otoritelerinin Amazon, Google, Apple gibi önemli teşebbüsler hakkında verdikleri kararları irdelemiştir. Bu değerlendirmeler neticesinde Kurum  temel platform hizmeti sağlayıcısı teşebbüsler ile ilgili temel platform hizmetinden yararlanan ticari kullanıcılar arasında eşit bir zemin sağlanması yönünde düzenleme ihtiyacını vurgulamıştır.

12.11.2020 tarih ve 20-49/675-295 sayılı Google Kararı

Kendini kayırma ve/veya ön plana çıkarma uygulamaları bakımından bir çok defa diğer ülke rekabet otoritelerinin de incelemeleri sonucunda hakkında ihlal kararı verilen Google hakkında , genel arama hizmetlerine yönelik yaptığı güncellemelerle ve Adwords reklamları ile hakim durumunu kötüye kullanarak teşebbüslerin faaliyetlerini zorlaştırdığı iddiasını incelemiştir. Kurul 12.11.2020 tarih ve 20-49/675-295  sayılı kararında, Google’ın arama sonuç sayfasının rekabetin en yoğun yaşandığı ve en değerli kısmında, yoğun ve reklam niteliği belirsiz olacak şekilde metin reklamlarına yer vererek organik sonuçların piyasadan dışlanmasına yol açtığı ve internet siteleri arasındaki gözküresi rekabetini bozduğu, organik sonuçların faaliyetlerini, kendine gelir getiren sonuçlar lehine zorlaştırdığı kanaatine ulaşmıştır. Bu kapsamda; yapılan değerlendirmeler neticesinde 4054 sayılı Kanun’un 6. Maddesinin ihlal edilmesi nedeniyle Google Reklamcılık ve Pazarlama Ltd. Şti., Google International LLC, Google LLC, Google Ireland Limited ve Alphabet Inc.’e müteselsilen 196.708.054,78 TL idari para cezası uygulanmasına karar verilmiştir.

Kurul’un bu konudaki yaklaşımını gösteren önemli bir husus olarak, dijital pazarlarda rekabet hukukunun uygulanmasına ilişkin başlıca tartışmaların başında gelen orantılı (“proportionate”) müdahale konusuna ilişkin anılan karardaki değerlendirmeleri oldukça önemlidir. Kurul, anılan kararında bu pazarlarda eksik ve aşırı müdahalenin teşebbüslerin yatırım ve yenilik yapma güdüsünü etkileme riskini beraberinde getirdiğini ve dijital pazarlarda teknolojik gelişimin hayatta kalmak için temel koşullardan birini teşkil ettiğini, dolayısıyla getirilecek olan en etkin çözümün gerek soruşturma konusu teşebbüs gerekse rakiplerin yenilik ve yatırım yapabilme gücü ve güdüsünün de dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Bu kapsamda, Kurul’un söz konusu ihlale ilişkin davranışsal çözümün, Google’ın metin reklamlarının bu reklamlar ile rekabet eden organik sonuçları piyasadan dışlamayacak nitelik, ölçek ve/veya konumda sunulması olduğu değerlendirilmiştir.

13.02.2020 tarih ve 20-10/119-69 sayılı Google Kararı

Kurul’un 2020 yılında Google hakkında kendini kayırma ve/veya ön plana çıkarma bakımından verdiği bir diğer kararda ise, Google’ın genel arama sonuç sayfasında rakip alışveriş karşılaştırma hizmetlerini kendi ilgili hizmetlerine kıyasla dezavantajlı duruma düşürdüğü, rakiplerinin eşit şekilde girişine izin vermediği ve reklam niteliği noktasında belirsizliğe yol açtığı bir alanda alışveriş karşılaştırma hizmeti sunmasının kendi dikey hizmetini genel arama hizmetleri pazarındaki gücünü de kullanarak ön plana çıkardığı kanaatine ulaşmıştır. Bu nedenle Kurul, 4054 sayılı Kanun’un 6. Maddesinin ihlal edilmesi nedeniyle Google Reklamcılık ve Pazarlama Ltd. Şti., Google International LLC, Google LLC, Google Ireland Limited ve Alphabet Inc.’e müteselsilen 98.354.027,39 TL idari para cezası verilmesine karar vermiştir. Anılan kararda ayrıca ihlali sonlandırmak ve pazardaki etkin rekabetin tesis edilmesini temin etmek için bir takım davranışsal çözümlere ilişkin de yükümlülükler getirilmiştir.

  1. Bağlama (Tying) ve Paket Satış (Bundling) Uygulamaları

Çalışma Metni’nde bağlama ve paket satış uygulamaları bakımından dijital pazarlardaki uygulamalar ile geleneksel pazarlardaki uygulamalar arasında önemli bir fark bulunmadığı, bununla birlikte bağlama ve paket satış uygulamalarının, dijital pazarlarda yalnızca daha yaygın olmakla kalmamakla, aynı zamanda rekabet için geleneksel pazarlardan daha zararlı olma eğilimi gösterdiği değerlendirilmiştir. Bu bağlamda Microsoft’un bu yöndeki uygulamaları kapsamında görülen davalardaki değerlendirmeler paylaşılmış ve bağlama yoluyla önemli pazar gücüne sahip teşebbüslerin, bağlı pazardaki rakipleri için potansiyel müşterilerin sayısını azaltarak var olan rakiplerini pazar dışına itebildiği, giriş engelleri yaratabildiği ve yeni girişleri engelleyebildiği uygulamalardan kaçınmalarına yönelik bir düzenlemenin yapılmasının yerinde olacağı değerlendirilmiştir.

07.09.2006 tarih ve 06-61/822-237 sayılı Digiturk Kararı

Kurul’un hakim durumun kötüye kullanılması kapsamında bağlama uygulamalarına yaklaşımına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunduğu 2006 yılında Digiturk hakkında verdiği karar bu bağlamda ele alınabilir.

İlgili karar kapsamında Türkiye Futbol Federasyonu tarafından açılan yayın ihalesini kazanan ve 1. Lig Futbol maçları yayın hakları pazarında tekel konuma gelen Digiturk’ün bir haftada oynanan dokuz maça ilişkin özet görüntüleri diğer yayıncılara bir paket halinde satması incelenmiştir. Kararda, bağlama veya paket satış uygulamasının 4054 sayılı Kanun’un 6. Maddesi kapsamında değerlendirilebilmesi için (a) ayrı ürünlerin varlığı, (b) ürünlerin bağlanması, (c) uygulamayı yapan teşebbüsün hakim durumda olması koşullarının bir arada varlığının arandığı ifade edilmiştir. Kurul, söz konusu kararında, “paket satışın” yayıncılık sektörüne etkisi ve bu sektörde faaliyet gösteren kuruluşların faaliyetlerini zorlaştırıp zorlaştırmadığının ve ortaya konan bu satış tavrının rasyonel ekonomik gerekçesinin bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerektiğini ifade etmiş; sayılan şartlara ek olarak, hem uygulamanın rekabeti kısıtlayıcı etkisinin mevcut olması hem de uygulamaya ilişkin rasyonel bir gerekçenin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi şartlarını da aramıştır.

Kurul, Digitürk tarafından dokuz maçın özet görüntülerinin bir arada satılmasının, Digiturk’ün Türkiye 1. Profesyonel Futbol Ligi karşılaşmalarının banda kaydedilmiş görüntüleri piyasasında sahip olduğu hakim durumun açık televizyon yayınları piyasasında kötüye kullanılması olduğu sonucuna ulaşmıştır.

  1. Münhasırlık ve En Çok Kayrılan Müşteri (EKM) Uygulamaları ile Haksız Sözleşme Şartları

Çalışma Metni’nde münhasırlık uygulamalarının yarattığı rekabetçi endişeler Kurum’un E-pazaryeri Platformları Sektör İncelemesi’nde de ayrıntılı olarak ele alınmış, önemli pazar gücüne sahip teşebbüslerin sözleşmesel veya fiili münhasırlık uygulamalarının yarattığı rekabetçi endişeler nedeniyle düzenlemeye muhtaç bir alan olarak değerlendirilmiştir.

Ticari kullanıcıların farklı platformlarda faaliyet göstererek daha çok alıcı tabanına ulaşması ile platformlar arası rekabetin artmasını sağlayacak ve tüketicilerin de sunulan mal veya hizmetlere farklı kanallardan erişmesini mümkün kılarak kendilerine uygun fiyat ve koşulları sunan platformu seçme şanslarını artıracak, münhasırlık, en çok kayrılan müşteri (EKM) şartları ile haksız ticari koşulların toplu şekilde ele alınmasına yönelik bir düzenlemenin hayata geçirilmesinin gerekli olduğu değerlendirilmiştir.

09.06.2016 tarih ve 16-20/347-156 sayılı Yemek Sepeti Kararı

EKM uygulamaları bakımından  Kurul’un en dikkat çeken kararlarından biri Yemek Sepeti hakkında 2016 yılında verdiği karardır.

Söz konusu soruşturma Yemek Sepeti tarafından kullanılan EKM uygulamaları ile rakip platformlarda daha iyi / farklı koşullar (fiyat, indirim, promosyon, menü içeriği, ödeme şekli, gönderim bölgesi ve limiti gibi) sunulmasının önlenmesinin rakip platformların pazardan dışlanmasına yol açtığı iddiası üzerine başlatılmıştır. Soruşturma sonucunda, Yemek Sepeti’nin üye işyerleri ile akdettiği sözleşmede, üye işyerlerinin kendi internet siteleri ve rakip platformlar dahil herhangi bir kanalda uyguladığı kampanya, kampanya çalışmalarının aynısını Yemek Sepeti üzerinde de uygulanacağı, üye işyerlerinin başka bir kanal üzerinde uyguladığı daha iyi/farklı koşulları Yemek Sepeti platformuna da yansıtacağına dair düzenlemelerin ötesine geçerek, kendi kanalında uygulanmadığını belirlediği promosyonların rakip platformlardan kaldırılmasına yönelik, restoranların rakip platformlarda üyeliğine son vermesine kadar varan eylemlerde bulunması eleştirilmiştir.

Kurul, Yemek Sepeti’nin uygulamalarının pazara girişi ve pazarda tutunmayı zorlaştırdığı, bunun sonucunda rakip platformların hiçbir şekilde ürün/hizmet farklılaşmasına gidememesi ve bunların birçoğunun pazarı terk etmesi ya da küçük yerel oyuncular olarak kalması gibi tespitlerin uygulamanın pazarda dışlayıcı etkiler de doğurduğu sonucuna vaarak 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesi kapsamında hakim durumun kötüye kullanılması teşkil ettiği değerlendirilmiş ve 427.977,70 TL idari para cezası uygulanmasına karar vermiştir.

  1. Şeffaflık Eksikliği

Çalışma Metni’nde Şeffaflık eksikliği tüketici boyutu, teşebbüslerin sıralama yönünden kendini kayırma uygulamaları ve çevrimiçi reklamcılık sektörü açısından üç farklı şekilde ele alınmıştır. Kurum konunun tüketiciler bakımından aldıkları hizmetin şart ve koşulları ile sıralama parametreleri hakkında ve bu hizmeti alırken karşılaştıkları reklamlar hakkında bilgilendirilmesi gerektiği, sıralama açısından şeffaflık eksikliğinin önemli pazar gücüne sahip teşebbüslerde, teşebbüsün kendini kayırması kapsamında ele alınabilecek bir rekabetçi endişe olduğunu belirtilmiştir. Dahası çalışmada, çevrim içi reklamcılık pazarı bakımından ise tedarik zincirinde yer alan reklam verenler, yayıncılar ve aracı teşebbüsler bakımından hizmet aldıkları platformlardan kaynaklanan fiyata veya performans ölçme kriterlerine ilişkin endişelerin giderilmesi için bu alanda da düzenleme yapılması gerekliliği belirtilmiştir.

Kurul’un yukarıda dediğindiğimiz Trendyol hakkındaki geçici tedbir kararında, sponsorlu ürünler bakımından reklam verme kurallarına ilişkin şeffaflık eksikliği vasıtasıyla pazaryerinde satış yapan satıcılar arasında ayrımcılık yapıldığına dair bulgular üzerine algoritma ve kodlama aracılığıyla yapılan müdahaleler de dâhil olmak üzere her tür eylem davranış ve uygulamalarına son vermesi yönünde geçici tedbir alınmasına karar verilmiştir.

  1. Birleşme Devralma İşlemlerine Yönelik Endişeler

Son olarak Çalışma Metni’nde Veriye dayalı ekonomilerde gerçekleşecek birleşme devralma işlemleri bakımından detaylı bir analiz sürecinin gerekli olduğu belirtilerek, veri temelli endişelerin birleşme devralma işlemlerinde hem yaratacağı pazar gücü ve giriş engelleri hem de olası rekabet ihlalleri bakımından özellikle dikkate alınması gerektiği değerlendirilmiştir. Kurum’a göre bu değerlendirmeler yapılırken teşebbüsler bakımından ilgili pazarda sahip olunan verilerin değerinin ortaya konması gerekmektedir. Bu bağlamda, Çalışma Metni’nde ilgili pazarda önemli etkiler doğurabilecek birleşme devralma işlemlerinin, ciro odaklı olmasından ziyade, işlem değeri ve pazardaki belirlenen teşebbüslerin tüm işlemlerinin bildirilmesi gibi alternatif eşiklerin hayata geçirilerek rekabet hukukukun denetimi altına alınmasını sağlayacak sistemlere yer verilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Kurum tarafından 2022 yılında Rekabet Kurulundan İzin Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar Hakkında Tebliğ (“Tebliğ”) ve Birleşme ve Devralmaların Değerlendirilmesi Hakkında Kılavuzlara ilişkin bir takım değişiklikler yapılmış ve Teknoloji Teşebbüsleri tanımı Tebliğ’e eklenerek bu teşebbüslerin devre konu taraf olduğu işlemler bakımından ilave bir bildirim yükümlülüğü getirilmiştir. Söz konusu düzenleme ile teknoloji teşebbüslerinin devralınmasına yönelik işlemlerin büyük ölçüde Kurum denetimine tabi olması ve bahsi geçen teşebbüslere yönelik öldürücü devralmaların önüne geçilmesi hedeflenmiştir.  

Sonuç

Dijital dönüşüm, platform ekonomisini de beraberinde getirmiştir. Dönüşen ve gelişen dijital pazarların, yeni pazar dinamikleri ve rekabetçi endişeleri de oluşmakta ve rekabet otoritelerinin bu değişim ve gelişme ayak uydurmasını gerektirmektedir. Çalışma Metni kapsamında yapılan değerlendirmeler ve Kurul’un rekabetçi endişelerin doğduğuna kanaat getirdiği soruşturmalarda yaptığı değerlendirmeler ve verdiği idari para cezaların büyüklüğü; bu alanın Kurum nezdinde ne denli önemsendiğini göstermektedir.

Djitalleşme sürecinde dünya ortalamasının üzerinde performans sergileyen Türkiye’nin  temel platform hizmeti sağlayıcısı teşebbüsler nezdindeki önemi dikkate alındığı zaman, dijital pazarların irdelenerek, sağlıklı bir rekabet ortamının sağlanması için  gerekli olan düzenlemelerin yapılmasının önemi kanımızca açıktır.

Kişisel veriler dahil verinin korunması, hukuka uygun şekilde kullanılmasının rekabet hukuku alanında da ne denli önemli etkiye sahip olduğu açıktır. Rekabet otoritelerinin yaptığı inceleme ve soruşturmalarında kişisel verilerin hukuka aykırı kullanımı yolu ile rekabet ihlallerini tespit etme yetkileri de açıktır, bu noktada her iki kurumun ortak çalışma alanları olduğu da gözlemlenmektedir.


Aboneliğinizi Yönetin

Güncel hukuki görüşlerimiz ve etkinliklerimiz hakkında özelleştirilmiş bilgilendirme için abone olun.