Covid-19 salgının ticaret ve üretim sektörü üzerindeki etkilerinden biri de ham petrol fiyatlarında 20 Nisan 2020 tarihinde meydana gelen sert iniş çıkışlar oldu. Amerikan petrolü için referans kabul edilen Batı Texas (WTI) türü ham petrolün varil fiyatı eksi 37.63 Amerikan Dolarına kadar düştü. Bu durum yalnızca birkaç saatliğine devam etmiş olsa da, küresel etkileri milyonlarla ifade edilecek düzeydeydi. Küreselleşmenin etkisiyle, bireysel yatırımcılar petrol fiyatlarındaki bu düşüşü binlerce kilometre ötede Türkiye’de de derinden hissettiler.
Özel şartlar yeniden işlevsel hale geliyor
Covid-19 salgının böylesi küresel etkileri karşısında Türk sigorta ve reasürans sektöründe bu güne kadar alınan önlemlerin kapsamı sınırlı kalmıştır. Bunlar arasında en kayda değer olanı, Mart 2020 tarihinde Covid-19’dan muzdarip özel sektörün ödemeler dengesi(zliği)ne ilişkin olarak başlatılan devlet destekli ticari alcak sigortasıdır. Hükümet bu hamle ile temel olarak yerel sigorta piyasası tarafından üstlenilen risk birikimlerine ilişkin reasürans teminatlarının yetersizliğini telafi etmeyi ve yerel sigortacıları reel sektörü daha güvenli bir şekilde desteklemeye teşvik etmeyi amaçlamaktaydı.[1] Bu teşviğin katkıları henüz görülmemiş olsa da, Temmuz 2020’de devlet tarafından sigorta pazarına müdahele etmek adına cesur bir adım atılarak tüm kamu sigorta şirketleri Türkiye Sigorta adı altında birleştirildi[2]. Bu, benzer şekilde, Türk sigorta ve reasürans sektörünü geliştirme amacıyla Türk RE adıyla kamuya ait bir reasürans şirketi’nin Eylül 2019 tarihindeki kuruluşunu izleyen bir diğer adımdı.[3] Bu esnada düzenleyici idari kurumlar ise Covid-19’un sigorta pazarındaki bireysel etkileriyle başa çıkmak adına sigorta şirketlerine Covid-19 ile ilgili sağlık harcamaları hayat sigortası kapsamında değerlendirirken katı olmamaları[4] ve gecikmiş prim ödemelerini tolere etmelerini[5] tavsiye etmek dışında çok da somut bir adım atmadı.
Yalnızca Covid-19’un etkileri değil sürekli değişim halindeki ticaret ve iş ortamının getirdiği tüm güncel meseleler de – Türk Ticaret Kanunun[6] (“TTK”) emredici nitelikte ancak kapsamı geniş düzenlemeleri dışında – sigorta ettireni ve sigortalıyı korumak amacıyla sigorta teminatlarının olabilecek en dar sınırlarını belirlemek niyetindeki genel şartlarla çözümlenmeye bırakılmıştır. Bununla birlikte, köklerini TTK’nın aksine sigortacının açıkça kapsam dışında bırakılmayan ilgili tüm risklerden sorumlu olmasını gerektiren “bütün riskler” ilkesini benimseyen mülga sigorta hükümlerinde bulan genel şartlar güncelliğini yitirdiğinden sigorta sözleşmelerindeki münferit ifadeler zaman içerisinde daha da büyük bir sorun halini almıştır.
Özel şartların yeni TTK ve burada kabul edilen “belirtilen tehlikeler” ilkesi ile birlikte artan önemi, Anayasa Mahkemesi’nin genel şartların uygulanmasını anayasal sözleşme serbestisi ve kanunilik ilkeleri ışığında değerlendirdiği çok yakın tarihli kararı ile daha da kritik hale gelmiştir.[7] Anayasa Mahkemesi’nin kararı yalnızca motorlu taşıtlarla ilgili olarak hukukİ sorumluluğa karşı zorunlu sigortalara ilişkin olsa da, kararın etkisisinin çok daha geniş olması beklenmektedir. Zira, Anayasa Mahkemesi iptal istemine konu yasanın genel şartlara atıfta bulunan bazı hükümlerinin[8] içeriği yalnızca taraflarca kararlaştırılabilecek sigorta sözleşmelerine idarenin keyfi müdahelesine yol açtığına açtığına hükmedilmiştir. Buna göre genel şartlar idarenin düzenleyici işlemlerinden olup kanuna nazaran ikincil nitelik taşımaktdır ve sözleşme özgürlüğene sınırlama getiren düzenlemlerin öncelikle kanunla “keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte” yapılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, mahkemenin poliçedeki özel şartları daha dikkatli bir şekilde incelemesini gerekli kılabilir. Bununla birlikte sigorta sözleşmeleri için benimsenen yorumlama yöntemlerine ışık tutacak emsal bir mahkeme kararı henüz bulunmamaktadır, zira taraflar belirtsiz ve uzun süren mahkeme süreçlerinden kaçınarak sigorta kaynaklı karmaşık uyuşmazlıkların önemli bir kısmını dostane bir şekilde çözmeyi tercih etmektedir. Belirsizliklerle dolu bu tablo karşısında, yabancı reasürörler – ki bunlar sigorta poliçelerine genellikle yerel bir sigortacı üzerinden dahil olmaktadır - kendi kurumsal özel şartları yerel sigorta ilişkisine dahil edilmiş olsa dahi Türk sigorta hukukuna göre çözümlenen bir sigorta uyuşmazlığı sonucundaki beklentilerini düşük tutmalıdır. Buna karşın, özel koşulların artan önemi ile birlikte poliçe hazırlanırken ve uyuşmazlık çözümüne dair müzakereler yürütülürken taraflar daha geniş bir hareket alanına sahip olabilecektir.
Negatif Fiyatların Sigorta Boyutu
Amerikan petrolü için referans kabul edilen ve New York Ticaret Borsasında işlem gören Batı Texas tipi ham petrolün fiyatının dramatik bir biçimde eksi 38 Amerikan Dolarına düştüğü 20 Nisan tarihinde Türk yatırımcıların bu beklenmedik piyasa koşullarından zarar görmesi sigorta özel koşullarının titizlikle irdelendiği konulardan biri olmuştur.[9] Zira, Covid-19 salgının ham petrol taşımacılığını kesintiye uğratmasıyla dünya genelinde petrol depolarının hızla dolması neticesinde üreticiler, ellerindeki emtiaları alması için alıcılara para ödemek zorunda kalmışlardır.[10]
Dahası, sıfırın altındaki bu fiyatlamalar, Türkiye’nin önde gelen aracı kurumlarından biri olan sigortalının sistemlerini ciddi bir biçimde etkilemiş ve vadeli WTI kontratı taşıyan yatırımcıların pozisyonlarını kapatma talimatları göndermesine engel olmuştur. Bunda uluslararası bir yatırım bankası tarafından desteklenen çevrimiçi işlem platfomunun fiyatlar sıfırın altına düştüğünde işlevselliğini yitirmesinin etkili olduğu anlaşılmaktadır. Belgeler, bu yazılım sorunun tek mağdurunun söz konusu sigortalı olmadığını göstermektedir; aynı trading platformunu kullanan diğer bütün aracı kurumlar da yatırımcıların taleplerine cevap verememiştir. Benzer şekilde, başka uluslararası yatırım bankalarının da kurumsal ve bireysel yatırımcılara işlemlerini gerçekleştirebilecekleri bir platfom sunmakta başarısız olduğu bildirilmektedir.
İlgil sektörde sigortalıların üçüncü kişilere karşı hukuki sorumluluğu Lloyds reasürörlerinin Vadeli İşlem Piyasası Sertifikası (Future Industry Certificate) adı altındaki özel şartları ile teminat altına alınmaktadır. Bu gibi çevrimiçi platflarmlarda yurtdışı piyasalarda gerçekleştirilecek işlemlerle ilgili bir aksaklık da finansal kurumlara arttırılmış bir özen yükümlülüğü yükleyen Türk Mahkemelerinin yerleşik içtihatları uyarınca sigortalının hukuki sorumluluğunu doğurabilir. Yatırım bankası ile yapılan lisanslama ve ortaklık anlaşmasından bağımsız olarak sigortalı aracı kuruluş, mahkemeler tarafından yatırımcıların sözleşmesel muhatabı olarak değerlendirilebilecek ve Türk Borçlar Kanunu’nun m. 116 hükmü uyarınca uyarınca yardımcı kişiler tarafından yürütülen işlerden dolayı da sorumlu addedilebileceklerdir. Tüm bu hukuki değerlendirmeler somut olayda sigortalıyı, sigortacısına dahi danışmaksızın, yatırımcı müşterileriyle mümkün olan en kısa sürede pazarlık masasına oturmaya itmiştir. Sigortalı müşterilerine ödeme yaptıktan sonra ilgili özel şartlar dahilinde reasürörlere başvurmuştur.
İlgili özel şartlarda bilgisayar virüsleri dışında herhangi bir virüsten bahsedilmediği gerçeği karşısında Covid-19’un zararla ne derece yakın bir nedensellik ilişkisi taşıdığı sigortalının taleplerinin değerlendirilmesinde önemini yitirebilir. Salgın kaynaklı rizikoları dışlayan ya da bu sonucu doğuran herhangi bir ifade mevcut olsaydı bile, zararla tartışmasız bir biçimde daha yakın ilişkisi bulunan ve sigortalının alanında cereyan eden yazılım arızasının varlığı karşısında, salgının Türk Mahkemeleri nezdinde sigortacıyı (reasürörü) sorumluluktan kurtarmaya yetecek ağırlık ve uygunlukta bir nedensellik ilişkiisi ihtiva edip etmeyeceği konusu belirsizliğini koruyacaktı.
Sonuç
Covid-19 salgını iş hayatının hemen hemen her alanında yerel ve küresel ölçekli etkilerini sürdürmeye devam ediyor. Örnek vermek gerekirse, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki negatif petrol fiyatlaması, çok uzak coğrafyalardaki kişilerin milyonlarca dolarlık finansal zarara uğramasına ve ve bununda neticesinde sigorta şirketlerinin sorumluluğuna kolayca yol açabiliyor. Türk hukukunda özel şartların her geçen gün daha önemli hale gelmesi, hem sigortacı hem de sigortalı açısından kalıpların dışına çıkmayı ve poliçeleri bireysel ihtiyaçları isabetli şekilde karşılayacak biçimde uyarlamayı daha elverişli hale getirebilir.