Türkiye'de Patent Hukuku Alanında Önemli Gelişmeler ve Öngörüler - 2025
Son yıllarda, Patent hukuku, gerek küresel çapta gerekse Türkiye özelinde önemli değişimler geçirmektedir. 2025 yılında Patent hukukuna ilişkin beklentilerimizin neler olacağına yönelik değerlendirmelerde, geçtiğimiz yıl yaşanan gelişmeler, patent sahipleri, sanayi ve hukuk alanında uzman kişiler için yol gösterici olmuştur. Patent Hukukunun dinamik yapısı gereği; teknolojik gelişmeler, hukuk dünyasındaki yeni düzenlemeler ile patent alanında vuku bulan uyuşmazlıklar, patent koruma mekanizmalarını da yeniden şekillendirmeye devam etmiştir.
Yapay zeka, ilaç endüstrisini yeni bir çağ ile tanıştırırken, yapay zekanın patentlenebilirlik üzerindeki etkisi bakımından belirsizlikler halen devam etmektedir. Avrupa Patent Ofisi, yapay zeka destekli buluşları geleneksel kriterlere göre değerlendirirken, Türkiye’de yapay zeka destekli buluşlar konusunda tartışmaların önümüzdeki süreçte ağırlık kazanması beklenmektedir. Diğer yandan, patent hukuku ekosisteminde, uluslararası patent davalarında yetki uyuşmazlıkları ve Anti-Suit Injunction (Dava Açmama Tedbiri) kararları giderek daha fazla tartışılmaktadır. Örneğin, Çin mahkemelerinin Anti-Suit Injunction kararlarıyla patent sahiplerinin farklı ülkelerde dava açmasını engellemeye yönelik kararları, Avrupa Birliği tarafından TRIPS ihlali olarak değerlendirilmektedir. Türkiye’de faaliyet gösteren şirketler açısından da Anti-Suit Injunction kararlarının Türkiye’deki geçerliliği, uygulanabilirliği, mahkemelerin uluslararası davalardaki konumu ve yetki alanları tartışılmaya açıktır. Avrupa Patentleri için ortak bir mahkeme olarak faaliyet gösteren Birleşik Patent Mahkemesi (UPC) ve UPC’nin yetki sınırları da güncel tartışma konularından birisi olup, ilgi çekici kararların 2025 yılına da damgasını vurması beklenmektedir. Zira Türkiye, UPC’nin kuruluş sözleşmesine taraf olmasa da, Brüksel IB düzenlemesi çerçevesinde, UPC’nin Avrupa Birliği’nde malvarlığı bulunan Türk şirketlerine de yargı yetkisini uzatabileceği öngörülmektedir. Bu durum, Türkiye menşeili şirketlere karşı Avrupa Patentleri kapsamındaki ve UPC nezdindeki ihlal davalarında tazminata hükmedilmesi ihtimalini doğurmaktadır.
Dünyadaki bu gelişmelere ek olarak, Türkiye’de patent sahiplerinin haklarının korunması açısından delil tespiti ve ihtiyati tedbir kurumlarının uygulanması ve bu uygulamalardaki güncel sorunlar da tartışılmaya devam edilecek gibi gözükmektedir. Türkiye’de delil tespiti mekanizması, ilaç ve teknoloji sektörlerinde kritik bir araç olmakla birlikte, mahkemeler arasındaki farklı uygulamalar hukuki belirsizlik yaratmaktadır.
Özetle, 2024’te yaşanan gelişmeler, patent hukukunun dinamik yapısını bir kez daha gözler önüne sermektedir. Yapay zeka ve biyoteknoloji alanındaki tartışmalar, patent haklarının korunması için elzem olan hukuki mekanizmaların uygulanmasında hukuki belirsizlikler, uluslararası mahkemelerinin yetkisinin sınırları 2025 yılı tartışmalarını da şekillendirecektir. Hukuki belirliliğin artması, inovasyonu destekleyen ve koruyan bir patent sisteminin oluşumu ve devamlılığı için kritik öneme sahiptir.
Patent hukuku alanındaki hukukçular, patent sahipleri ve diğer paydaşlar için önemli gelişmeleri derlediğimiz bu çalışmanın faydalı olmasını dileriz.
İÇİNDEKİLER
- Yapay Zeka ve İlaç Endüstrisi: Geleceği Şekillendiren Teknoloji ve Patent Sistemindeki Dönüşüm
- Biyobenzer İlaçlar ve Patent Tecavüzü Karinesi
- Küresel FRAND Davalarındaki Yargı Yetkisi Çatışmaları ve AB'nin TRIPs’e Aykırılık İddiasıyla Çin Aleyhinde Yaptığı WTO Şikayeti
- Patent Hukukunda Delil Tespiti Uygulaması
- İhtiyati Tedbir Kararına Karşılık Verilen Teminatın Akıbeti Ne Olacak?
- Birleşik Patent Mahkemesi’nin “Uzun Kolu” Türkiye’ye Uzanır Mı?
- Bölge İdare Mahkemesinin Ticari Sır ve İdarenin Haksız Rekabete Karşı Sorumluluğu Hakkında Kararı