COVID-19’un Uyum Süreçlerine, İç ve Dış Soruşturmalara Etkisi

Dünya Sağlık Örgütü’nün 11 Mart 2020 tarihinde yaptığı açıklamayla[1] pandemi olarak ilan edilen COVID-19 salgını, değişen çalışma koşulları ile beraber şirketlerin uyum süreçleri üzerinde de kaçınılmaz etkilere neden olmuştur. Gerek uzaktan ve esnek çalışma modellerinin yaygınlaşması, gerekse kriz döneminin bireyler üzerinde yarattığı finansal ve psikolojik baskılar nedeniyle, birçok şirket bu dönemde sayıca artan ve tür değiştiren suistimal vakalarıyla karşı karşıya kalmıştır veya halihazırda henüz keşfedilmemiş suistimal vakaları yaşamaktadır. Bu makalenin yazım tarihi itibariyle salgın kapsamında artan vaka sayıları ve pratikte birçok şirketin iş yerlerine fiziki dönüş sürecini ertelemeye yönelik kararları doğrultusunda, pandeminin söz konusu etkilerinin önümüzdeki yıla da sirayet edeceği değerlendirilmektedir. Son dönemde yapılan araştırmalara göre Türkiye’deki CFO’ların %67’si salgında olası bir ikinci dalganın iş yerine dönüşleri olumsuz yönde etkileyeceğini düşünmekte olup[2], uluslararası bağımsız yayınlar da bu öngörüyü destekleyen veriler sağlamaktadır.

Uluslararası Suistimal İnceleme Uzmanları Derneği (“ACFE”) tarafından yayımlanan COVID-19 Yükselişinde Suistimaller hakkında kıyaslama raporu uyarınca[3], Ağustos 2020 itibariyle çalışmaya dahil olan katılımcıların %77’sinin genel suistimal oranlarında bir artış gözlemlediği ve bu katılımcıların üçte birinin söz konusu artışın kayda değer bir oranda olduğunu not ettiği görülmektedir. Öte yandan, katılımcıların %92’sinin gelecek yılda da genel suistimal seviyesinde artış yaşanmasını beklediği ifade edilmektedir. Bu katılımcıların neredeyse yarısı, söz konusu artışın kayda değer bir oranda seyretmesini beklemektedir.

Anılan çalışmada, Eylül 2020 itibariyle COVID-19 nedeniyle en sık gözlemlenen beş suistimal türünün:

  • Siber Suistimaller (Genel Artış: 83%, Belirgin Artış: 47%),
  • İş Durumu Bildirimlerine İlişkin Suistimaller[4] (Genel Artış: 73%, Belirgin Artış: 41%)
  • Tedarikçi ve Satıcı Suistimalleri (Genel Artış: 69%, Belirgin: 33%)
  • Ödeme Suistimalleri (Genel Artış: 68%, Belirgin: 31%)
  • Kimlik Hırsızlığı (Genel Artış: 67%, Belirgin Artış: 29%)

olduğu ortaya konulmuştur[5].

Söz konusu çalışmada, suistimallerle mücadelenin salgın koşullarında daha zorlu bir hal almasının baş nedeni olarak farklı yerlerde bulunan bireylerin tabi olduğu fiziksel kısıtlamalar gösterilmiştir. Bu doğrultuda katılımcılar, mevcut koşullarda suistimal ile mücadelede öne çıkan zorluklar arasında seyahat engelleri, delillere erişim sağlayamama ve soruşturmaların uzaktan yürütülmesi gibi hususların olduğuna işaret etmiştir. Gerçekten de söz konusu engellerin, pratikte uyum ve iç soruşturma süreçlerinin olağan akışının dışında seyretmesine sebep olduğu görülmektedir. Bu kapsamda gerek uyum görevlileri gerekse iç soruşturma süreçlerinin hukuki boyutunu yönetenler için, yeni suistimal vakalarına kapı aralayan siber güvenlik tehditleri, uzaktan yürütülen soruşturmaların gizliliğinin sağlanması, delillerin elde edilmesi ve karşı tarafla paylaşılması gibi dikkate alınması gereken birçok yeni husus ortaya çıkmıştır.

Öte yandan, organizasyon içerisinde karşı karşıya kalınan yeni zorlukların yanı sıra, savcılık veya idari kurumlar nezdinde yürütülen dış soruşturmalara ilişkin de değerlendirilmesi gereken yeni hususlarla karşılaşılmıştır. 2020/4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi[6] ve hemen akabinde Hakimler ve Savcılar Kurulu (“HSK”) tarafından yayınlanan 23 Mart 2020 tarihli yazı[7] ile, acil ve tutuklu işler ile yürütmenin durdurulması istemlerinin yerine getirilmesi için her birimden yeterince nöbetçi mahkeme ve Cumhuriyet savcısı belirlenmek suretiyle geri kalan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının evden çalışacağı bildirilmiştir. Ardından 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un[8] Geçici 1. Maddesi uyarınca yargıya ilişkin sürelerin 30 Nisan 2020 tarihine kadar durdurulmasını takiben HSK, 30 Mart 2020 tarihinde, erteleme süresince hâkim ve Cumhuriyet savcılarının uhdelerinde bulunan iş ve işlemleri mümkün olduğunca uzaktan çalışma, dönüşümlü çalışma gibi esnek çalışma yöntemleri kapsamında takip etmeleri, bu kapsamda dava dosyalarının incelenmesi, kararların süresi içerisinde yazılması ve diğer zorunlu adli hizmetlere ilişkin yükümlülüklerini imkan dahilinde evden yerine getirmeleri gerektiğinin bildirilmesine karar vermiştir[9]. Nitekim HSK, 30 Nisan 2020 tarihli kararı ile söz konusu tedbirlere 15 Haziran 2020 tarihine kadar devam olunmasına karar vermiş olup[10], 29 Mayıs 2020 tarihli yazısı ile yeni normale dönüş eylem planının belirlenmesine ilişkin yol haritasını ortaya koymuştur[11]. Söz konusu tedbirler uyarınca savcıların evden çalıştığı süre zarfında soruşturma süreçlerinin seyri de yeni çalışma düzeniyle kaçınılmaz olarak etkilenmiştir.

Bunun yanı sıra, kamu otoriteleri tarafından süreç içerisinde yürürlüğe konulan tedbir ve kısıtlamalar ile çeşitli risk grupları bakımından getirilen uzun süreli sokağa çıkma yasakları nedeniyle emniyet birimlerinin çalışma süreçleri de salgının kritik dönemlerinde sekteye uğramıştır. Bu kapsamda, pratikte şüpheli ve tanık ifadelerinin alınamadığı durumlarla karşılaşılmıştır.

Bu makalenin yazım tarihi itibariyle gerek savcılıklar gerekse emniyet birimleri olağan çalışma işleyişine dönmüş olup, soruşturma ve kovuşturma süreçleri normal düzen uyarınca ilerlemektedir. Ancak birçok şirketin henüz fiziki iş yerlerine dönüş yapmaması nedeniyle, soruşturma kapsamında atıl olan iş yerlerinde yapılacak olası bir adli arama halinde nasıl bir yol izleneceğinin irdelenmesi gerekmektedir. Ceza Muhakemeleri Kanunu ile Adlî ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri uyarınca, aranacak yerlerin sahibi veya eşyanın zilyedinin aramada hazır bulunamaması halinde temsilcisinin veya ayırt etme gücüne sahip hısımlarından birinin veya kendisiyle birlikte oturmakta olan bir kişinin veya komşusunun hazır bulundurulacağı hükmü amirdir. Bu kapsamda, uygulamada kolluk kuvvetlerinin ilgili iş yerinde arama tanıkları huzurunda adli arama gerçekleştirmek istemesi gibi durumlarla karşılaşılabileceği değerlendirilmektedir.

Gerek organizasyon içerisinde gerekse adli soruşturma sürecinde karşı karşıya kalınabilecek riskler nedeniyle, pandeminin sebep olduğu olağanüstü koşullarda şirketlerin suistimal tespit yöntemlerini, standart ve kontrollerini, eğitim ve denetimlerini, risk değerlendirme süreçlerini ve zarar giderme mekanizmalarını etkin şekilde devreye alması her zamankinden daha önemli bir hal almıştır. Bu makalenin yazım tarihi itibariyle artmakta olan vaka sayıları ile şirketlerin uzaktan ve esnek çalışma süreçlerini uzatma yönündeki iradeleri dikkate alındığında, pandeminin etkilerinin önümüzdeki yıla da sirayet edeceği değerlendirilmektedir.

 

Katkılarından dolayı Kardelen Özden’e teşekkür ederiz.

[1] Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Basın Açıklaması: https://www.who.int/dg/speeches/detail/who-director-general-s-opening-remarks-at-the-media-briefing-on-covid-19---11-march-2020
[2] PWC CFO Pulse Araştırması, 15 Haziran 2020.
[3] Fraud in the Wake of COVID-19: Benchmarking Report, Eylül 2020. Çalışma 2,096 anket cevabı esas alınarak hazırlanmış olup, katılımcıların %54’ünün Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'da; %13’ünün Sahra Altı Afrika bölgesinde; %7’sinin Asya-Pasifik bölgesinde, Güney Asya’da ve Batı Avrupa’da; %5’inin Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da; %4’ünün Latin Amerika ve Karayipler’de; %3’ünün ise Doğu Avrupa ve Batı/Orta Asya’da yerleşik olduğu belirtilmiştir. Katılımcıların yaklaşık dörtte biri banka ve finans hizmetleri endüstrisinde, %20’si devlet ve kamu yönetimi sektöründe, %15’i ise profesyonel hizmetlerde faaldir. Geri kalan %42’lik kısım ise diğer endüstrilerde çalışmaktadır.
[4] İlgili çalışmanın orijinal dilinde “Unemployment Fraud” olarak geçen bu ifade, iş durumu hakkında ilgili kurumlara yanlış beyanda bulunmak ya da bilgi vermekten imtina etmek suretiyle birtakım haklardan yararlanmaya yönelik eylemler olarak tanımlanabilecek olup, bu eylemlerin Türkiye’de işverenin çalışanların durumu hakkında yapacağı bildirimler, örnek olarak ücretsiz izin veya kısa çalışma bildirimleri kapsamında sağlayacağı yanlış bilgiler nedeniyle oluşan suistimaller şeklinde de tezahür edebileceği değerlendirilmektedir.
[5] Top 5 Fraud Schemes Currently Observed Due to The Coronavirus, Eylül 2020.
[6] COVID-19 Kapsamında Kamu Çalışanlarına Yönelik İlave Tedbirler ile İlgili 2020/4 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi. 22 Mart 2020 Tarihli ve 31076 Sayılı Resmi Gazete 1. Mükerrer
[7] 23 Mart 2020 tarihli ve COVID-19 Kapsamında İlave Tedbirler konulu yazı https://www.hsk.gov.tr/Eklentiler/Dosyalar/f275097a-aef5-4b51-b98d-c7b69ceb3b9f.pdf
[8] 26 Mart 2020 Tarihli ve 31080 Sayılı Resmi Gazete 1. Mükerrer
[9] https://www.hsk.gov.tr/Eklentiler/Dosyalar/274da669-ec5d-4994-ad0e-2a30c0868f89.pdf
[10] https://www.hsk.gov.tr/Eklentiler/files/GENEL%20KURUL%20KARARI-30-04-2020.pdf
[11] https://www.hsk.gov.tr/Eklentiler/files/29-05-2020.pdf

Aboneliğinizi Yönetin

Güncel hukuki görüşlerimiz ve etkinliklerimiz hakkında özelleştirilmiş bilgilendirme için abone olun.