COVID-19 Döneminde Delil Tespiti ve İhtiyati Tedbir Talepleri

Fikri Sınai Haklar ve Hukuk Mahkemesi (“FM Mahkemesi”) yakın tarihte verdiği bir kararı ile buluşçu bir ilaç firması tarafından jenerik bir firma aleyhine yapılan delil tespiti ve ihtiyati tedbir istemli başvuruda, başvuru sahibinin hukuki yararı olduğunu değerlendirerek delil tespiti talebini kabul etmiştir. Ne var ki, söz konusu delil tespiti kapsamında yapılan bilirkişi incelemesi ile başvuru sahibinin patent haklarının ihlal edildiğinin tespit edilmesine rağmen, ihtiyati tedbir talebinin “Bolar istisnası” gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.

İhtilafın Geçmişi

Bahsi geçen delil tespiti ve ihtiyati tedbir istemli başvuruya konu somut olayda jenerik ilaç firması jenerik ürününü piyasaya sürmek için gerekli tüm ruhsat süreçlerini, buluşçu ilaç firmasına tanınan patent koruma süresine riayet etmeksizin tamamlamıştır. Jenerik ilaç firmasının patent ihlali teşkil eden ürününe ruhsat almasının üzerinden geçen süre de dikkate alındığında, patent ihlali teşkil eden ürünlerin her an piyasaya çıkartılarak buluşçu ilaç firmasının telafisi imkânsız zararlara uğraması riski de doğmuş ve bu nedenle buluşçu ilaç firması tarafından bir delil tespiti ve ihtiyati tedbir talebinde bulunmuştur.

Buluşçu ilaç firması söz konusu delil tespiti ve ihtiyati tedbir başvurusu kapsamında jenerik ilaç firmasının ilgili ürünü piyasaya sürmeye hazır olduğunu ve jenerik ilaç firmasının ürününe ait Kısa Ürün Bilgileri (KÜB) belgesinde yer alan ifadeler ışığında patent ihlali gerçekleştiğinin açık ve inkar edilemez olduğunu ileri sürmüştür. Başvuru kapsamında ayrıca mahkemenin ihtiyati tedbir talebini kabul etmemesi halinde, orijinal ilacın fiyatının ilk jenerik ilacın piyasaya çıkması itibariyle otomatik olarak %40 oranında düşeceği için telafisi mümkün olmayan zararlara uğrayacağını ve  Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) Türkiye’de kullanılan ilaçların %85 ila %90’ını karşılayan en ucuz eşdeğer ilacı satın alma politikası uyarınca SGK tarafından orijinal ürün yerine jenerik ürünün satın alınacağının altı çizilmiştir.

Mahkeme, jenerik ilaç firmasının ruhsat almak için gerekli tüm adımları tamamlamış ve ürünü piyasaya sürmeye hazır olduğunu göz önüne alarak delil tespiti talebini kabul etmiş ve iki farmasötik kimya uzmanı ve bir patent vekilinden oluşan bir bilirkişi heyetini patentin koruma kapsamı ile jenerik firmanın ürününe ait KÜB belgesindeki açıklamaları karşılaştırmak suretiyle patent ihlalinin gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirmek üzere görevlendirmiştir. Bilirkişi heyeti, jenerik ürüne ait KÜB ve KT dokümanları ile buluşçu firmaya ait patentin istemlerini karşılaştırdıktan sonra, jenerik ürünün patentin kapsamına girdiği ve patentin ihlal edildiği sonucuna varmıştır.

Karar

Patent hakkına tecavüzün bilirkişi raporu ile teyit edilmesine ve buluşçu ilaç firmasının delil tespitinde bulunmakta hukuki yararı olduğunun değerlendirilmesine rağmen, mahkeme jenerik ürünlerin henüz piyasaya sürülmediği ve jenerik ilaç üreticisi firmanın faaliyetlerinin Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769) 85/3(c) Maddesi uyarınca Bolar istisnası kapsamına girdiği gerekçesiyle buluşçu ilaç firmasının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir.

Mahkemenin, delil tespiti talebinde patent sahibinin hukuki menfaati olduğunu ve bu talebin Bolar istisnası kapsamında olmadığını değerlendirmesine rağmen; patente tecavüzün dahi tespit edilmesinden sonra ihtiyati tedbir talebinin Bolar İstisnası doğrultusunda reddedilmesine karar vermesi hem kendi içinde çelişkili hem de beklenmedik olmuştur.

Yorum

COVİD-19 pandemisi döneminde patent haklarını savunmak ve uygulamak her zamankinden daha zor bir hal alsa da, Mahkemelere, acil işlerden olan delil tespiti ve ihtiyati tedbir talepleriyle ilgilenilmesi görevinin verilmesi hak sahipleri için rahatlatıcı bir gelişme olmuştur. Bununla birlikte; deneyimlerimiz Mahkemelerin, patent haklarına tecavüzün apaçık ortada olduğu ve hatta delil tespiti için hukuki yarar olduğunu kabul ettikleri durumlarda bile ihtiyati tedbir kararı vermek konusunda fazlasıyla ihtiyatlı davrandıklarını göstermiştir.

Bununla birlikte, Mahkemenin bahse konu kararı hukuki olarak birbirinden ayrılması mümkün olmayan delil tespiti ve ihtiyati tedbir talepleri bakımından hukuki menfaat ve Bolar istisnası kavramlarının farklı yorumlanmasına ilişkin uç bir örnek teşkil etmektedir. Söz konusu karar istinaf yoluna başvurulma kabil bir karar olup, patent sahibi ilgili kararı Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna götürme hakkına sahiptir. Bununla birlikte, kanımızca adil olmayan bu karara rağmen; delil tespitinin kabulü ile patent ihlalinin açıkça gerçekleştiğini tespit eden bir bilirkişi raporu alınması ve jenerik firmanın ilacını piyasaya sürme gayretinin Mahkeme tarafından yorumlanış biçimi dikkate alındığında, bu sonuçların patent ihlalinde bulunan jenerik firmaya güçlü bir mesaj verdiği ve patent sahibinin haklarını gözetmesi için dikkatini çektiği aşikardır. İstinaf yoluna gitmeyi tercih etse de etmese de,  patent sahibi şimdilik bu dolaylı mesaj ile yetinmek durumunda kalmıştır.


Aboneliğinizi Yönetin

Güncel hukuki görüşlerimiz ve etkinliklerimiz hakkında özelleştirilmiş bilgilendirme için abone olun.