Mevzuatımızda Avrupa Patent Ofisi (“EPO”) nezdinde devam etmekte olan itiraz veya temyiz sürecini, usul ekonomisi ilkesi gereği bekletici mesele olarak kabul edilmesine yönelik açık bir hüküm bulunmamasına rağmen, uygulamada somut duruma göre Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri tarafından bekletici mesele kararları verilebilmektedir. Türkiye, Avrupa Patent Sözleşmesi’ne taraf ülkelerden biri olduğu için bir Avrupa patentine ilişkin olarak iptal kararı verilmesi ile patentin TÜRKPATENT nezdindeki validasyonu da iptal edilmektedir. Dolayısıyla EPO tarafından verilen hükümsüzlük kararları ülkemizde bağlayıcıdır. Bunun yanısıra yargılamaya hakim olan Hukuk Muhakemeleri Kanununun (“HMK”) 30. maddesinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesine dayanılarak, EPO kararlarının da bağlayıcı olduğu gözetilerek, patentin EPO tarafından hükümsüz kılınabileceği göz önünde bulundurulmakta ve gereksiz inceleme ve iş yükü altına girilmemesi adına ulusal mahkeme nezdindeki süreçlerin ertelenmesine karar verilebilmektedir. Mevzuatımızda EPO sürecinin bekletici mesele yapılması gerekliliğine ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığından, EPO sürecinin aşaması, davanın türü, taraflar arasındaki menfaat dengesi dikkate alınarak, mahkemeler tarafından EPO sürecinin bekletici mesele yapılıp yapılmaması değerlendirilmektedir.
Ancak EPO süreçlerinin uzunluğu dikkate alınarak, bekletici mesele kararı verilirken, bu süreçte taraflar arasındaki menfaat dengesinin gözetilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, özellikle patent koruma süresinin 20 yılla sınırlı olduğu ve mevzuatımızda bu süreyi uzatan herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı göz önünde bulundurularak, taraflardan gelen bir talep mevcut ise, tarafların yargılama süresinden ötürü oluşabilecek zararlarının önlenmesine yönelik geçici hukuki korunma tedbirlerine karar verilmesi önemlidir.
Nitekim bu önemi vurgulayacak şekilde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından emsal niteliğinde bir karar verilmiştir. Bir tecavüz ve karşı hükümsüzlük davası yargılamasında, ilk derece mahkemesi tarafından, davaya konu patentin karşılığı olan EPO patentine ilişkin itiraz sürecinin tamamlandığı ancak temyiz süreçlerinin devam ettiği gerekçesiyle EPO temyiz sürecinin sonucunun beklenmesine karar vermiştir. EPO sürecinin beklenmesi süresince yaşanacak hak kaybını telafi edebilmek amacıyla patent sahibi tarafından talep edilen ihtiyati tedbir talebi ise, mahkeme tarafından EPO temyiz ve itiraz süreçlerinin tecavüz davasını doğrudan ilgilendirdiği ve verilecek kararı etkileyeceği gerekçesiyle reddedilmiştir. Patent sahibi tarafından bu karar haksız ve hukuka aykırı bulunarak ve özellikle EPO itiraz sürecinin patent sahibi lehine sonuçlanmış olduğu, patente tecavüzün mahkeme tarafından atanan bilirkişiler tarafından tespit edildiği, patent koruma süresinin sınırlı olduğu ve uzatılamayacağı ve tedbir kararı verilmesi için bu sürecin beklenmesine gerek olmadığı gerekçeleriyle istinafa taşınmıştır.
Bölge Adliye Mahkemesi davacının taleplerini yerinde görerek, “EPO temyiz sürecinin bekletici mesele yapılması nedeniyle tedbir talebinin reddine karar verildiği anlaşılmışsa da, sürecin bekletici mesele yapılması, tedbir talebinin değerlendirilmesi için engel teşkil etmemektedir.” hükmü ile dosyanın bulunduğu aşamada, tarafların menfaat dengesinin korunabilmesi açısından EPO temyiz sürecinin sonuçlanması beklenirken, tedbir talebinin değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, tedbir talebini reddeden ilk derece mahkemesinin kararını kaldırmıştır.
İşbu karar, ihtiyati tedbir kurumunun, yargılama süresince uyuşmazlık konusu üzerinde sonradan telafi edilmesi zor ya da imkansız olan zararların ortaya çıkmasını önleme amacını bir kez daha vurgulamıştır. Bu karar özellikle patent sahiplerinin EPO’da devam eden süreç nedeniyle patentten doğan haklarının etkin ve zamanında korunması için ihtiyati tedbir taleplerinin öncelikli olarak karara bağlanması, nihai olarak EPO sürecinin bekletici mesele yapılmasının tedbir taleplerinin değerlendirilmesi önünde engel teşkil etmemesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. EPO itiraz ve temyiz sürecinin sonuçlanmasının beklendiği dosyalarda, tarafların bekleme nedeniyle uzayan davalarda senelerce hak kaybı yaşamasının önlenmesi için örnek teşkil etmektedir.