6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda marka tescilinde nispi ret nedenlerinin düzenlendiği 6’ncı maddenin 1.fıkrasında karıştırılma ihtimalinin varlığı için mal ve/veya hizmet benzerliği ile birlikte markaların “aynılığı ya da benzerliği” şartı aranmaktadır. Markalar arasındaki benzerlik kıstasında yaygın olarak görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik üzerinde durulmakta ve bunlardan birinin varlığı mal ve/veya hizmet benzerliğinin de mevcut olması halinde, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunun kabulü için yeterli sayılmaktadır. Yargıtayın ünlü çay firmalarının ürün ambalajlarının görsellerini içeren kelime+şekil unsurlu markalarına ilişkin birbirine yakın tarihlerde vermiş olduğu iki kararında ise alışılagelmiş görsel, işitsel ve anlamsal benzerliğin yanı sıra konsept benzerliği de ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Aynı taraflar arasında benzer markalara yönelik verilmiş iki kararda da tanınmış farklı kelime markalarını benzer bir bileşimde içeren kompozit markalar söz konusu olduğunda, benzerlik değerlendirmesinin nasıl dengeleneceği tartışılmıştır.
Yargıtayın ilk kararına konu dava, davalının aşağıdaki tablo 1 de yer verilen markasının, davacının tablo 2’de yer verilen markalarına karıştırılma ihtimali yarattığı gerekçesi ile hükümsüzlüğü ile bu markaya yönelik kullanımların marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti talebi ile ikame edilmiştir.
İlk derece Mahkemesi davalının markası ile davacının davaya gerekçe markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı sonucuna ulaşarak davanın reddine karar vermiştir. Bu karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi benzerlik değerlendirmesini 3 ana başlık altında toplamıştır;
- konsept benzerliği kapsamında davaya konu markanın davaya gerekçe markaların bir araya getirilerek oluşturulup oluşturulmadığı;
- markaların içerisinde yer alan unsurlardan yalnızca bir veya birkaçı üzerinden benzerlik değerlendirmesi yapmak yerine markaların genel görünümünün ele alınması gerektiği ve
- markalar arasındaki farklılıklardan ziyade ortak özelliklere ağırlık verilmesi gerektiği
Bölge Adliye Mahkemesi bu üç ana başlık altında yapmış olduğu benzerlik değerlendirmesi sonucunda markalar arasında özellikle konsept benzerliğine yoğunlaşarak, marka sözcüklerinin kırmızı fon içerisinde beyaz renkte yer aldığı, davalı markasında davacı markalarında olduğu gibi hakim rengin aynı olduğu ve ambalajın kenarlarına serpiştirilmiş şekilde yeşil renge yer verildiği; tüm bu unsurların bütünsel olarak davacının markaları ile benzerliğe yol açtığı ve davalının hiçbir zorunlu sebep yokken ve sınırsız seçenek özgürlüğü varken davacının markalarının oluşturuluş biçimine benzer tercihleri yapmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu tespitlerine yer vermiştir. Bu değerlendirmeler sonucunda Bölge Adliye Mahkemesi ilk derece Mahkemesi kararını kaldırarak, davanın kabulüne karar vermiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin Yargıtay tarafından onanan ve kesinleşen bu kararında görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik değerlendirmesinin yanı sıra markalar arasında konsept açısından da bir değerlendirme yapılarak bu markaların karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olduğu tespit edilmiştir.
Aynı taraflar arasında görülen ve aşağıdaki tabloda taraf markalarının karşılaştırmalı görsellerine yer verilen diğer davada ise davalının tablo 1’deki markasının hükümsüzlüğü talep edilmiştir.
İlk derece Mahkemesi tarafından markalar benzer bulunarak; davaya konu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Davalının istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi uyuşmazlığa konu markalar arasında konsept açısından benzerlik bulunup bulunmadığını ele almıştır. İlk karardan farklı olarak bu kez davalıya ait marka ile davacı ürünlerinin ambalaj görsellerinden oluşan markaları karşılaştırıldığında işaretlerin rengi dışında diğer kompozisyon unsurları bakımından -özellikle de davalı markasının alt kısmında açık ve koyu renklerde kullanılan kalın çizgiler de vurgulanarak- yerleşim tarzı itibariyle herhangi bir karışıklığa yol açacak şekilde benzerlik bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bölge Adliye Mahkemesinin bu kararı da Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiştir.
Görüldüğü üzere, aynı taraflara ait birbirlerine benzer markalara ilişkin kararlarda farklı sonuçlara ulaşılmıştır. Dolayısıyla, konsept olarak birbirlerine benzer olan markalar bakımından Yargıtayın yeknesak bir uygulaması olmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, her iki kararda da görsel, işitsel ve anlamsal benzerliğin yanı sıra konsept benzerliğinin de değerlendirildiği bu tür uyuşmazlıklarda, markaların bütünsel yapısının, kullanılan renklerin, yerleşim tarzlarının ve ek unsurların dikkate alınması gerektiği vurgulandığından, bu kararlar konsept olarak benzer markaların değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulacak kriterlere ışık tutmaktadır.