NFT’ler 2022 yılında da diğer alanlarda olduğu gibi telif hakları alanında da sıkça karşımıza çıkmış, NFT’lerin eser niteliği taşıyıp taşımadığı, NFT satın alımının eser sahipliğinden doğan hakların devrini içerip içermediği, devir halinde gerekecek şekil şartları, izinsiz kullanım halinde eser sahipliğinden doğan hakların hangilerinin ihlal edilmiş olacağı hususları tartışılmaya devam etmiştir. Bu hususlar bakımından henüz bir mevzuat çalışmasına rastlanmamış olsa da gerek ülkemizde gerekse dünya genelinde verilmiş bazı mahkeme kararları konuya farklı noktalardan ışık tutmaktadır.
Nitekim, ülkemizde NFT’lerle ilgili olarak ilk kez ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Yıl içinde paylaştığımız üzere Anadolu Rock müziğinin efsanevi ismi Cem Karaca’nın portresinin izinsiz olarak NFT’ye dönüştürülmesi ve Opensea isimli pazar yerinde satışa sunulmasından doğan ve halen derdest olan uyuşmazlıkta, İstanbul 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi izinsiz kullanımın gerçekleştiği platformlara erişimin ve Opensea’de yer alan ilgili NFT’lerin satışının engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı vermiştir. Davalının ilgili tedbir kararına karşı itirazları ve istinaf talepleri de reddedilmiştir. NFT’lerle ilgili Türkiye’de verilmiş bu ilk mahkeme kararı NFT’lerin ihtiyati tedbir kararlarına konu olabildiği hususunu açıkça göstermiştir. İlgili karar NFT’lerin hukuki boyutuna dair bir yorum getirmemiş olsa da bu haliyle dahi NFT’leri ihlal teşkil eden kullanım kapsamında ihlalin gerçekleştiği bir “format” olarak değerlendirmiş olması nedeniyle önem taşımaktadır.
Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi tarafından NFT kavramına bir Türkçe tanım getirilmeye çalışılmış ve bu ibarenin Türkçesi “nitelikli fikri tapu” olarak benimsenmiştir. NFT alanında faaliyet gösteren inisiyatif ve kuruluşların da NFT’leri fikri haklar boyutu bakımından değerlendirdiği raporlar oluşturdukları görülmektedir[1].
Dünya çapında verilen bazı kararlarda ise eseri NFT’ye dönüştürme hakkının kime ait olacağı hususu tartışılmıştır. Örneğin ünlü yönetmen Quentin Tarantino’nun Pulp Fiction filminin daha önce görülmemiş yedi sahnesinin ve orijinal el yazısı senaryosunun NFT formatına dönüştürülerek satışa sunulmasından doğan uyuşmazlıkta durum böyledir. Ancak Miramax yapım şirketinin umuma iletim hakkının ihlali iddiasıyla Tarantino’ya karşı açtığı bu davada uyuşmazlık tarafların sulh olması ile çözülmüştür.[2]
Bu yönde diğer bir uyuşmazlıkta ise, ROC-A-FELLA RECORDS INC. şirketinin ortağı Damon Dash’in, Jay Z’nin “Reasonable Doubt” albümünü NFT formatında satışa sunacağını açıklaması üzerine yapım şirketi NFT aktarımının durdurulmasını talep etmiş ve Mahkeme, Dash “kendisine ait olmayan hiçbir şeyi satamayacağı için” gerekçesine yer vererek albümün NFT’ye dönüştürülmesini ve satışa çıkarılmasını tedbiren geçici süre ile yasaklamıştır.[3] Bu uyuşmazlık da taraflar arasında sulh ile sonuçlanmıştır.
Bunun yanı sıra, İngiltere[4], Çin, Singapur[5], İspanya gibi pek çok ülkede mahkemeler mevcut hukuk kuralları çerçevesinde ilerleyerek NFT’lerin “mülkiyet hakkı kapsamına dahil varlıklar” sayılabileceği sonucunu doğuran kararlar vermiş ve bu kararlarda NFT’nin transferinin/satışının durdurulması, eater hesaba gönderilmesi, hak ihlalinden kaynaklı tazminat ödenmesi gibi tedbirlere hükmedildiği görülmüştür.
Örneğin Sanatçı Ma Qianli tarafından oluşturulan, aşı olan bir kaplan görselini içeren karikatürün, bir kullanıcı tarafından, izinsiz surette, BigVerse isimli NFT pazar yeri platformunda NFT olarak satışından kaynaklı uyuşmazlıkta ise, Çin Hangzhou İnternet Mahkemesi, diğer hususların yanı sıra, platformun hak sahipliği hususunu kontrol etmediği için kusurlu olduğuna ve tazminat ödemesi gerekeceğine karar vermiştir[6]. Mango ile İspanyol Sanatçılar Meslek Birliği arasında görülen davada ise Barselona Mahkemesi İspanyol Sanatçılar Meslek Birliğine üye sanatçıların telif haklarını ihlal ettiği iddia edilen NFT’lerin, Mahkeme nezdindeki bir “cüzdanda” tutulması şeklinde oldukça yenilikçi bir ihtiyati tedbir kararına hükmetmiştir.[7]
Hem dünyada hem ülkemizde NFT’lerle alakalı uyuşmazlıklarda halihazırda mevcut düzenlemelerin yorumu yoluyla hareket edildiği görülse de bu konuda henüz belirli bir yaklaşımın oluştuğunu söylemek güçtür. Hukuki belirlilik için yasal düzenlemelere ve yargı kararlarına olan ihtiyaç devam etmektedir.