1. Türkiye’deki hukuki altyapı taklit ürünlerle savaşmak için yeterli midir?
Evet, Türkiye fikri mülkiyet alanındaki – Dünya Ticaret Örgütü üyeleri arasında taklit ve korsanla mücadele alanında hukuki altyapı uyumunu sağlamayı amaçlayan TRIPs de dahil olmak üzere – hemen tüm uluslararası anlaşmaları imza etmiş ve bunlarla uyumlu hareket etmektedir.
Bugün itibariyle, Türkiye’nin 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu, telif haklarının korunmasına ilişkin 5846 sayılı yasası ve diğer ilgili yasaları gelişmiş yabancı ülke kanunları ile aynı seviyede koruma sağlamaktadır.
2. 2017 yılı başında yürürlüğe giren yeni Sınai Mülkiyet Kanunu, taklit ürünlerle savaş konusunda hangi düzenlemeleri içermekte, nasıl yenilikler getirmektedir?
Sınai Mülkiyet Kanunu başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişiler için bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası öngörmektedir.
Sınai Mülkiyet Kanunu ile sahte ürünlerin daha hızlı imhasını öngören “hızlı imha prosedürü” düzenlenmiştir. Yeni kanundaki bu önemli düzenlemeye göre suça konu eşyanın, zarara uğraması veya değerinde esaslı ölçüde kayıp meydana gelme tehlikesinin varlığı ya da muhafazasının ciddi külfet oluşturması hâlinde, bunların sahteliği bilirkişi incelemesi ile ortaya koyulduktan sonra, soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısının talebi üzerine hâkim, kovuşturma aşamasında da hükümden önce mahkeme tarafından imhasına karar verilebilir.
3. Türk Gümrüklerinde taklit ürünle mücadelede kullanılabilecek yöntemler nelerdir?
Türkiye’de fikri mülkiyet hakkının korunması ile ilgili gümrük mevzuatı son derece etkilidir, hak sahipleri veya temsilcileri Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne online yapacakları bir başvuru ile, taklit ürünlerin gümrüklerde durdurulmasını teminen fikri haklarını koruma altına alabilirler. Söz konusu koruma, ilgili fikri mülkiyet hakkının geçerlilik süresi de dikkate alınarak, en fazla bir sene için tanınmakta olup, hak geçerli oldukça gümrüklerde de yenileme mümkündür.
Tüm Türkiye gümrükleri nezdinde geçerli olan bu başvurular sayesinde, gümrük müdürlükleri sahte olması muhtemel bir ürünü tespit ettiklerinde 10 iş günlük geçici bir idari durdurma kararı alarak doğrudan hak sahibi veya temsilcisine bildirim gerçekleştirmektedir. Bu bildirim üzerine hak sahibi ve/veya temsilcisi ürünleri inceleyebilir ve sahteliğin teyidi üzerine kanunlar ile kendilerine tanınmış yasal yollara başvurarak malların gümrükten salıverilmesini mahkeme kararı ile engelleyebilirler.
Gümrük Kanunu’nun 57/6.maddesi “Kolaylaştırılmış İmha” düzenlemesini getirmektedir. Eğer taraflar arasında uzlaşma sağlanır ise, bu düzenlemeye göre taklit ürünler Gümrük Müdürlükleri tarafından herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın imha edilebilir.
4. Kaçakçılık suçu kapsamında ele geçirilen taklit ürünle mücadele nasıl gerçekleşmektedir?
Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne yapılan başvurular, kaçakçılık suçuna konu ürünlerin satışını gerçekleştiren Tasfiye İşletme Müdürlüklerini de sorumluluk altına almaktadır. Bu kapsamda kaçakçılıktan el koyulmuş ürünlerin taklit olduğu yönünde şüphe varsa, Tasfiye İşletme Müdürlükleri tarafından ürünlerin satışının durdurulup, hak sahiplerine veya temsilcilerine bildirim yapılmalıdır. Bu çerçevede ürünlerin satışı yine hak sahibinin gerekli incelemeleri yapması ve hukuki süreçlerin başlatıldığına dair savcılık müzekkeresi veya mahkeme kararı getirilmesi için 10 iş günü süresince durdurulur.
5. Ceza davalarının taklitle mücadeledeki avantajları nelerdir?
Ceza davalarının en temel avantajı marka sahibinin şikayeti üzerine seri şekilde el koyma kararı alınabilmesi ile bu süreçten sonra soruşturma ve kovuşturmanın Cumhuriyet savcıları ve hakimler tarafından re’sen gerçekleştirilmesidir. Ceza davaları yoluyla taklitle mücadele, hukuk davalarıyla kıyaslandığında, daha kısa sürede ve düşük maliyet ile sonlandırılabilmektedir.
Ayrıca, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun marka suçuna ilişkin ceza hükümlerinde satıcıların, sahte malların kaynağını, yani üreticileri bildirmeleri ve ürünlerin kaynağında ele geçirilmesini sağlamaları durumunda cezalandırılmaktan kurtulmalarını sağlayan bir istisna hükmü de bulunmaktadır. Bu şekilde satıcılar aleyhine alınan aksiyon vasıtasıyla üreticilere/ithalatçılara ulaşılması mümkün olmuştur.
6. Sahte ürün sattığı tespit edilen bir işyeri ile ilgili olarak başvurulabilecek süreçler nelerdir?
Taklit ürün sattığı düşünülen bir işyeri tespit edildiğinde, arama ve el koyma kararının verilmesini sağlayacak derecede makul şüpheyi ortaya koyan deliller ile birlikte, yetkili Cumhuriyet Savcılığına şikayet dilekçesiyle başvurulur. Savcılık tarafından Mahkemeden arama ve el koyma kararı aldırıldıktan sonra kolluk kuvvetlerine bir müzekkere yazılarak talimat verilir ve çoğunlukla aynı gün içerisinde polis tarafından kararda belirtilen adreslerde arama ve el koyma işlemi yapılır.
7. Taklit ürün sattığı tespit edilen sanıklara verilen cezalar nelerdir?
SMK’ya göre, yargılama sonucunda taklit ürün ticareti yaptığı tespit edilen sanıklar hakkında 1-3 yıl hapis cezası ve/veya 2 milyon TL ye kadar para cezasına hükmolunabilir. Telif haklarına ilişkin suçlarda ise 2-4 yıl arası hapis cezasına hükmolunabilir.
Kasıtlı bir suç işlememiş ve aldığı ceza 2 yıldan az olan hükümlüler için CMK 231.maddesi hükmün açıklanmasının geri bırakılması düzenlemesini getirmiştir. Bu düzenlemeye göre yargılama sonucu hüküm giyen sanığın cezası 5 yıl boyunca bekletilmektedir. Bu süreç içinde sanığın kasıtlı herhangi bir suç işlemesi durumunda tekrar duruşma açılarak ceza açıklanmakta ve sanığın kanun yolu için süresi başlamaktadır. Herhangi bir suç işlemez ise dosya düşmekte ve sanık herhangi bir yaptırıma maruz kalmamaktadır. Bu hükmün uygulanması hakimin sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varması sonucunda mümkün olabilir.
Bunların yanında, ceza yargılamasının sonunda ihlale konu taklit ürünlerin müsaderesine / imhasına karar verilecektir.
8. İnternet üzerinden yapılan yetkisiz ticari faaliyetlerde neler yapılabilir?
Artık, taklit ürün ticareti yapanlar tüketiciye daha kolay ulaşabildikleri için faaliyetlerini online platformlara taşıdılar. Suç teşkil eden faaliyetlerin internet üzerinden gerçekleştirilmesi ile yetkililerin şüphelileri izlemesi ve genel anlamda soruşturma süreçleri zorlaşmış durumdadır.
Bununla birlikte, suçun internet üzerinden işlenmesi halinde de, gerekli tespitler gerçekleştirilebilirse, ceza yargılamasının normal yöntemleri ile sonuç almak mümkündür. Bu nedenle, bahsi geçen sitelerin sahiplerine veya şüpheli ürün hatlarına yönelik bir araştırma faaliyetinin yapılması çok önemlidir.
9. Taklit ürünle ilgili çalışmalarda her zaman avukat ve araştırmacılarla çalışmak gerekli midir?
Evet, taklitle mücadele alanında Türkiye’de hukuki işlem tesis edecek kişilerin fikri mülkiyet konularına vakıf uzmanlaşmış avukat ve araştırmacılarla çalışması daha doğru sonuçlar verecektir. Bazı özellik arz eden (“cross-border” diye tabir edilen) konularda, ülke dışından araştırmacıların kullanılması da faydalı olabilir.
10. Taklitle mücadele alanında Türkiye’de en etkili kurum hangisidir?
Türk Polis Teşkilatı fikri mülkiyet alanında uzmanlaşmış çok etkin bir birime sahiptir. İlgili polis birimleriyle düzenli iletişim ve koordinasyon Türkiye’de taklitle mücadelede en önemli faktördür.