Bölge Adliye Mahkemesi (“BAM”) tarafından yakın zamanda birkaç yerel Mahkeme kararları hakkında usuli kaldırma kararları verilmiş olup, gerek kaldırma kararlarının gerekçesi, gerek kaldırma kararlarının dayandırıldığı ilgili kanun maddesi ve bunların birbiri ile uyumu, gerek işbu kaldırma kararlarının gerekliliği sorgulanabilir durumdadır.
BAM, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 353/1-a-6 maddesine dayanarak birkaç yerel Mahkeme kararları hakkında duruşmasız bir şekilde kaldırma kararı vermiştir. HMK madde 353/1-a-6’ya göre,
“Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
- a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
…
6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.”.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere, BAM yerel Mahkeme kararında ağır usuli eksiklikler bulunması – uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde delillerin toplanmamış olması veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması – halinde duruşmasız bir şekilde yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verecektir. İşbu karar yerel Mahkeme de dahil olmak üzere tarafları bağlayıcı etkiye sahiptir[1]. Diğer bir deyişle, taraflar işbu karara karşı temyiz kanun yoluna başvuramayacağı gibi, yerel Mahkeme tarafından da işbu karara karşı direnme kararı verilememektedir.
Esasen HMK madde 353/1-a-6 ile BAM’a duruşma yapmadan ağır bir usuli eksikliğin daha hızlı bir şekilde giderilmesi için bir araç sağlanmıştır. Somut olayda ise, BAM’ın kaldırma kararlarının gerekçe kısmına bakıldığında bahse konu kaldırma kararlarının,
- Davaya konu marka/tasarımların gerekçeli karara renk, boyut ve diğer özelliklerden yoksun bir şekilde yansıtılmalarının yanıltıcı bir sonuca neden olabileceği,
- Mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında HMK’nın (Hükmün Kapsamı başlıklı) 297. maddesi ve Anayasa’nın (Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması başlıklı) 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesinin davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabileceği,
- Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (“YHGK”) kararlarının[2] da bu yönde olduğu,
nedenlerine dayanılarak verildiği görülmüştür. Bu hususta öncelikle belirtmek gerekir ki, davaya konu marka/tasarımların başvuru/tescil numaralarının da gerekçeli karara ve hatta ilgili marka/tasarım görselleri ile birlikte ilave edilmiş olmaları nedeniyle davaya konu marka/tasarımlarda bir karışıklık, infazda tereddüt mümkün olmayacaktır. Kaldı ki, bahsi geçen kararlara konu davalar Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun (“YİDK”) vermiş olduğu kararların iptali ve buna bağlı olarak ilgili markaların/tasarımların hükümsüzlüğü talepli davalar olup, bir marka/tasarım tecavüzü davasında olabileceği gibi kararın infazı noktasında tereddüde düşürecek nitelikte davalar da değildir. Zira davaya konu YİDK kararı ve YİDK kararına konu marka/tasarım sabittir. Öte yandan, BAM tarafından atıfta bulunulan YHGK kararları incelendiğinde dava dışı marka/tasarımların gerekçeli karara dahil edilmiş olması gibi sebeplerin bulunması nedeniyle atıfta bulunulan şekilde kararlar vermiş olup, BAM tarafından işbu YHGK kararları geniş yorumlanarak somut olaya tatbik edilmiştir.
Nitekim, davaya konu marka/tasarımların başvuru/tescil numaraları da karara dahil edildiğinden karışıklığın doğmayacak olması bahse konu kaldırma kararları bakımından,
- Kararların gerekliliği,
- Dayanılan madde (HMK madde 353/1-a-6) ile uyumu,
hususlarında tereddüde sebep olmaktadır. Gerçekten de, yukarıda alıntılanan HMK madde 353/1-a-6 delillerin toplanmadığı ya da incelenmediği yahut talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmediği durumlarda devreye girmektedir. Oysaki somut olayda BAM kararlarında sayılan şartlardan birinin varlığından bahsedilmediği gibi gerekçede yer verilen davaya konu marka/tasarımların görsellerinin gerekçeli kararda yer almasının karışıklığa sebep olacağı değerlendirmesi de bu şartlardan birini sağlamamıştır. Öte yandan, kararların istinaf tarihinden itibaren neredeyse 1.5 – 2 yıl sonra verilmiş olmaları ve gelinen noktada BAM’ın tabiri caizse “düzelterek onama” yetkisinin bulunmaması ile HMK madde 353/1-a-6’nın özünden uzaklaşılmasına sebep olmuştur.
[1] HMK madde 362/1-g
[2] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün 2011/11–567E.- 2011/676K, 14.11.2012 gün 2012/11–417 E.- 2012/791K., 14.01.2015 gün 2013/11-1316E.- 2015/34K., 01.04.2015 gün 2013/11-1572 E.- 2015/1133 K., 12.04.2017 gün 2017/11-74E.- 2017/728K. ve 11. HD 30/06/2014 gün 2014/6427 E- 2014/12462K. sayılı ilamları.
PDF indir