Dava Hakkının Kötüye Kullanımı Hakkında Güncel Bir Yargıtay Kararı

Marka hukuku alanında yakın geçmişte verilen bir onama kararında Yargıtay, davalı yan kötü niyetle marka tescili almış olsa dahi, hükümsüzlük talep eden davacının uzun süreli sessiz kalma sebebiyle hak kaybına uğrayacağını ve dava hakkını kaybedeceğini değerlendirdi.

İki Alman firması, Speck Pumpen Verkaufsgesellschaft GmbH (“Speck Pumpen”) ve Winter Pumpen GmbH (“Winter Pumpen”) arasında “SPECK” markasından kaynaklı uyuşmazlık bulunmaktaydı. Konu ile ilgili Türk Mahkemeleri önüne intikal eden uyuşmazlıkta verilen karar, yakın geçmişte Yargıtay tarafından da kesin karara bağlandı.

Yargıtay’ın onayarak kesinleştirdiği Bölge Adliye Mahkemesi kararında ilgili Daire, Speck Pumpen’in Winter Pumpen’e karşı açtığı yukarıda gösterilen markanın hükümsüzlüğü davasının reddine karar vermişti.

Daire, davacı Speck Pumpen’in davalı Winter Pumpen’in markasını kötü niyetle tescil ettirdiğini ispatlayamadığı tespitine ek olarak, kötü niyetli tescil kabul edilseydi dahi, davacının davalının marka tescilinden 21 yıl sonra hükümsüzlük talebinde bulunduğunu, böyle bir girişimin ise dava hakkının kötüye kullanımı niteliğinde yorumlanması gerektiğini, davacının uzun süreli sessiz kalma sebebiyle hak kaybına uğradığını değerlendirmişti.

Bölge Adliye Mahkemesi kararından önce verilen Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kararında yalnızca davacının davalının kötü niyetini ispatlayamadığı ve beş yıl içinde hükümsüzlük talep etmediğinden davasının reddi gerektiği değerlendirilmişse de, istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesi bir adım ileri gitmiş ve ilk derecedeki değerlendirmelere ek olarak, tescilden 21 yıl sonra markanın hükümsüzlüğünü talep etmenin – kötü niyetli tescil söz konusu olsa dahi – hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu sonucuna varmıştı. Yargıtay da bu değerlendirmeyi yerinde gördü.

Özetlenen dava, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (“SMK”) ile yürürlükten kaldırılan Markaların Korunması Hakkında 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye göre yürütülmüş ve karara bağlanmış olup, ilgili KHK döneminde Yargıtay’ın aynı yönde içtihatları bulunuyor.

Ancak SMK ile birlikte, madde 25/6’da “Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötü niyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez”. düzenlemesi getirildi ve bu düzenlemeyle açıkça, hükümsüzlük talebi için getirilen 5 yıllık süre sınırlamasının kötü niyetli tescil halleri dışında uygulanacağı hükme bağlanmış oldu.

SMK’daki bu açık düzenleme ışığında, Yargıtay’ın KHK döneminde benimsediği ve yukarıda örneklediğimiz içtihadını yeni dönemde de sürdürüp sürdürmeyeceğini merakla takip edeceğiz.


Aboneliğinizi Yönetin

Güncel hukuki görüşlerimiz ve etkinliklerimiz hakkında özelleştirilmiş bilgilendirme için abone olun.