TÜRKPATENT’in Sınai Mülkiyet Kanunu (“SMK”) uyarınca sayılan birçok görevi olmakla beraber bunlardan biri sınai mülkiyet haklarının tescilini ve bu hakların korunması ile ilgili işlemleri yapmaktır. Bu yönde TÜRKPATENT, yapılan sınai mülkiyet başvurularını incelemekte, bu başvuruları resmi bülteninde yayınlamakta, var ise üçüncü taraflarca sunulan itirazları değerlendirdikten sonra da bunların tescil edilip edilmeyeceğine karar vermektedir.
SMK’nın her bir sınai mülkiyet hakkı için “Sicil alenidir” şeklinde düzenlemesi bulunduğu gibi[1], Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik (“Yönetmelik”) uyarınca da bir başvuru bültende, diğer bilgilerin yanında “Başvuru sahibinin uyruğu ile kimlik ve iletişim bilgileri”ni içerecek şekilde yayımlanacağı düzenlenmiştir.
Ülkemizde idari makamlar, herkesçe bilinmesinde fayda olabilecek bazı bilgi, belge, hak ve borçların duyurulması ve ispatının sağlanabilmesi amacıyla çeşitli kayıtlar tutmaktadır. Bu kayıtlara da genel anlamda sicil denmektedir ve aleni olmalarının sebebi kamu yararı ilkesi ışığında, üçüncü kişilerin haklarının zedelenmesini engellemek adına şeffaflık sağlamaktır.
SMK ve Yönetmelikten ayrışan TÜRKPATENT uygulaması
TÜRKPATENT, 22.03.2021 tarihinde internet sayfasında “KVKK Kapsamında Yürütülen Çalışmalar” başlıklı bir duyuru yayınlamış ve 24 Mart 2016 tarihinde yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) kapsamında aldığı bazı tedbirleri kamuoyuna duyurmuştur.
Bu önlemlerden ilki, 22.03.2021 tarihinden itibaren yayımlanan Resmi Bültenlerde yer alan kişisel veri kapsamına girdiği söylenen ve KVKK’nın 5. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen istisnai haller dışında kalan verilerin erişime kapatılmasıdır. Bu karardan itibaren artık TÜRKPATENT’in yayımladığı bültenlerde ya da dosya takip uygulamalarında yapılan araştırma sonuçlarında sınai mülkiyet hakkı sahiplerinin adres bilgilerine erişim KVKK gerekçe gösterilerek kapatılmış durumdadır.
Bu verilere erişmek isteyen üçüncü kişiler, verilere ancak EPATS sistemi üzerinden giriş yaparak ve TÜRKPATENT’in talep ettiği “sorumluluk beyanını” imzalayarak erişebilmektedir. TÜRKPATENT’in sorumluluk beyanı şu şekildedir:
“EPATS üzerinden yaptığım Başvuru Sahibi Detay Bilgisi Görüntüleme işlemi sonucunda elde ettiği bilgileri;
- Yasal olarak yetkili olmayan üçüncü kişilerle veya kurumlarla paylaşmayacağımı,
- Elde ettiğim bilgileri beyan ettiğim amaç dışında kullanmayacağımı,
- Aykırı davranışım sebebiyle gerek Türk Patent ve Marka Kurumunun gerekse de başvuru sahibinin uğrayacağı maddi zararları tazmin etmeyi peşinen taahhüt ettiğimi,
- Sorgulama işlemi yaparken verdiğim bilgilerin, 6698 sayılı KVKK kapsamında işlenmesi ve aktarılması hakkında Aydınlatma Metni kapsamında bilgilendirildiğimi beyan ederim.”
Bununla birlikte TÜRKPATENT 06.04.2021 tarihinde bir duyuru daha yayınlamış ve dava, arabuluculuk/sulh görüşmesi, lisans işlemleri vb. gerekçelerle gerçek kişi başvuru sahiplerinin iletişim bilgilerine ihtiyaç duyulması halinde, bu bilgilerin yine talep sahibinden sorumluluk beyanı alınarak kontrollü bir şekilde görüntülenmesine imkân sağlamak amacıyla “Başvuru Sahibi Detay Bilgisi Görüntüleme Talebi” işlemi geliştirilerek EPATS’ta kullanıma açılmıştır.
Ek olarak, patent ve marka vekilleri tarafından TÜRKPATENT’e beyan edilen kişisel verilerden açık rızalarıyla yayımlanmasına onay verilecek verilerin belirlenmesini sağlamak amacıyla Vekil Açık Rıza Onay ekranı geliştirilmiş ve akabinde vekil araştırma uygulaması yenilenerek araştırma sonuçlarında kişisel veri kapsamına giren veriler erişime kapatılmıştır; yine vekil bilgileri “bilgi görüntüleme talebi” sunulmasının akabinde görüntülenebilmektedir.
Sonuç olarak tüm bu tedbirler ile, gerçek kişi sınai mülkiyet hakkı sahiplerinin adres bilgileri kapatılmış olmakla birlikte, KVKK kapsamında korumaya dahil olmayan tüzel kişilere ait adres bilgilerinin ve hak sahiplerinin vekillerinin de adres bilgilerinin de gizlenmesi hakkı tanınmıştır.
Bu uygulamanın doğurduğu sıkıntılar nelerdir?
Öncelikle KVKK ışığında sınai mülkiyet hakkı sahiplerinin adres bilgilerinin kamuya açıklanması için açık onay vermeleri gerekip gerekmediği değerlendirilmelidir. KVKK madde 5/2 (a) uyarınca, kanunda açıkça öngörüldüğü ve KVKK madde 5/2 (e) uyarınca, bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması durumda rıza almaya gerek olmaksızın kişisel verilerin işlenebileceği düzenlenmiştir. KVKK’nın bu açık hükmüne rağmen, gerek gerçek kişiler, gerekse KVKK kapsamına dahil olmayan tüzel kişiler ve sınai mülkiyet hakkı sahiplerinin vekillerine ait adreslerin kamuya açık hale getirilmemesinde kamu yararının bulunduğunu savunmak güç olacaktır. Sicilin aleniliği ilkesi ile de bağdaşmayan bir yaklaşım ortaya çıkmıştır.
Tüzel kişilerin unvanlarının ticaret sicil gazetesinden de teyit edilerek adreslerinin öğrenilmesi mümkün iken, TÜRKPATENT’in bu yönde tüzel kişilere bir gizlilik sağlamak istemesinin SMK veya başka mevzuata yeri bulunmadığı için hak sahibinin kim olduğunu tespit etmekte gecikmeler yaşanmasına sebep olabilecektir.
Bundan da öte, vekiller konusunda durumun SMK’da tanınan hakkın kullanılması için gerekli bilgilere erişimi daha da güçleştirdiği görülmekte ve hakkın kullanımını neredeyse imkânsız hale getirmektedir. Zira SMK madde 156/4 uyarınca “Davacının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması hâlinde yetkili mahkeme, davanın açıldığı tarihte sicilde kayıtlı vekilin işyerinin bulunduğu yerdeki ve eğer vekillik kaydı silinmişse Kurum merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemedir.”. Bu kapsamda Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayan bir sınai mülkiyet hakkı sahibine karşı SMK kapsamında bir dava açmak isteyen kişiler vekilin işyeri adresine resmi kanallardan erişemeyeceğinden davayı yetkili mahkemede açamama riski ile karşı karşıya kalacaktır. Bir örnek üzerinden gitmek gerekirse Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayan yabancı bir gerçek/tüzel kişiye ait bir sınai mülkiyet hakkına karşı dava açmak isteyen bir kişi vekilin adresi gizli olduğundan ve vekil bilgisi edinilemediğinden davayı usulüne uygun şekilde edinilen adrese yöneltemeyecek ve yetkili mahkemede açamayacaktır. Bu durum ise TÜRKPATENT’in almış olduğu bu kararın pratik açıdan ilgili kişilerin bilgi alma hakkını ve hatta SMK’dan doğan hakların kullanımı hususunu zedelediği sonucunu ortaya çıkarmaktadır.
Üçüncü tarafların mevzuattan doğan haklarını kullanabilmesi için atıfta bulunan KVKK veya SMK’da öngörülmeyen bir şekilde “sorumluluk beyanı” verilmesi istenmesi ile, başvuru sahipleri ve vekillerini koruma amacıyla getirilen bu uygulama amacı aşan ve kamu yararının önüne geçen bir hal almıştır. Diğer bir deyişle, kanundan doğan bir hakkın kullanımı için, halihazırda aleni olması gereken bilgilere erişim, kanunda öngörülmeyen bir şekilde sorumluluk beyanı karşılığında verilmekte olup, korunulan menfaat dengesine ve korunması gereken ile alınan tedbirlerin ölçülülüğüne tekrar bakılması gerekmektedir.
SMK’da yer alan düzenlemeler – davalara ilişkin yetkili mahkeme vb. – işbu bilgilerin kamuya açık olduğu varsayımıyla düzenlenmiş olup, eğer sicilde bulunması gereken bir bilgi, belge veya kayıt mevcut ise bunların aynı zamanda aleni olmaları gerekmektedir. Bir başka deyişle bunlara herkesçe ulaşılabilmeli, kişilerin bu bilgilere ulaşabilmesi başkaca bir şart ve sorumluluğa bağlanamamalıdır. Eğer ki bu bilgilere erişim bir sorumluluk beyanına verilmesi şartına bağlanacaksa bu durumun ilgili mevzuatta bir kaynağının bulunması gerekmektedir. Nitekim bu hali ile verilen bu sorumluluk beyanının bir bağlayıcılığı bulunmamalıdır.
Bu belirsizlikler yurt dışında mukim bir gerçek/tüzel kişinin Türkiye’de bir sınai mülkiyet hakkı sahibine karşı aksiyon alabilmesi noktasında da doğmaktadır. Nitekim yurt dışında mukim bir gerçek/tüzel kişi EPATS sistemine giriş yapamayacağından bu bilgilere erişim sağlayabilmesi için Türkiye’den bir vekil edinmesi gerekecektir. Benzer şekilde Dünya Fikri Mülkiyet Ofisi aracılığıyla yapılan bir başvurunun sahibi Türkiye’de mukim bir gerçek/tüzel kişi ise alınan bu karar kapsamında değerlendirilecek midir?
Dünyada bu konu nasıl ele alınmaktadır?
Emsal Fikri Mülkiyet Ofisi uygulamalarına bakıldığında durumun oldukça farklı olduğu ve başvuru sahibi ve vekil adres bilgilerinin hakkının kullanımı için zorunlu olmaları ve bu anlamda erişime açık olmalarının kamu yararına olması nedeniyle kamuya açık tutulduğu görülmektedir. Örneğin Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi’nin (“EUIPO”) uygulamasına bakıldığında Avrupa Birliği Markaları Regülasyonu (“EUTMR”) madde 111/9 ve Topluluk Tasarım Regülasyonu (“CDR”) madde 72 uyarınca kişisel veriler de dahil olmak üzere sicil verileri, kamu yararına olarak değerlendirilmiş ve herhangi bir üçüncü şahıs tarafından erişilebileceği düzenlenmiştir. Bunun yanında başvuru sahibi veya temsilcisi tarafından sağlanan telefon ve faks numaraları veya e-posta adresleri gibi yayınlanması yasal bir zorunluluk olmayan bazı kişisel verilerin ise ancak onay verildiği takdirde kamuya açık hale getirilebildiği düzenlenmiştir. Nitekim EUTMR’in, “AB markaları Sicili” başlıklı madde 111’e bakıldığında, EUIPO başvuru sahibinin adı ve adresi ile vekil isim ve adreslerinin Sicilde gösterilmesini zorunlu kıldığı ve bu durumu kamu yararı ile açıklandığı görülmektedir:
1. Ofis, bir AB markaları Sicili tutmakla ve bu Sicili güncel tutmakla yükümlüdür.
2. Sicil, AB marka başvuruları ve tescilleri ile ilgili aşağıdaki kayıtları içerecektir:
…
(d) başvuru sahibinin adı ve adresi;
(e) 119/3 maddesinin birinci cümlesinde atıfta bulunulan temsilci dışındaki temsilcinin adı ve iş adresi;
…
3. Sicil ayrıca, her biri tarihiyle birlikte aşağıdaki kayıtları içerecektir:
(a) AB markasının sahibinin isminde, adresinde veya uyruğunda meydana gelen değişiklikler veya ikamet ettiği veya oturduğu veya kurulduğu Devlette bir değişiklik;
(b) Madde 119/3’ün ilk cümlesinde atıfta bulunulan bir temsilci dışındaki temsilcinin adı veya iş adresindeki değişiklikler;
(c) yeni bir temsilci atandığında, bu temsilcinin adı ve iş adresi;
…”
“EUIPO’nun Verileri — EUIPO’nun 2017/1001 Tüzüğü ve (EC) 6/2002 Sayılı Tüzük’te belirtilen görevleri çerçevesinde işlenen kişisel veriler — yasal gereklilikler[2]” başlıklı yazısında, ise aşağıdaki şekilde bir yorum getirmektedir:
“… Yürütme Kurulunun, EUTMR madde 111/4’e göre 2. ve 3. paragraflarda belirtilenler (Avrupa Birliği marka başvuruları ve tescilleri ile ilgili olarak yayınlanması gereken zorunlu bilgiler) dışındaki bilgilerin, (2018/1725 sayılı (AB) Yönetmeliğine uygun olarak) madde 149/4’e tabi olan Sicilde yer almasına karar verebilir. Bu kapsamda … EUTMR aşağıdakilerin isim ve adresinin de kamuya açık hale getirilmesini öngörmektedir;
- İtiraz sahipleri,
- Hükümsüzlük/iptal başvurusunda bulunanlar veya karşı görüş sunanlar,
Yukarıdaki taraflardan herhangi birinin temsilcileri.[3]”.
Dünyadaki diğer uygulamalar ile paralel olarak, TÜRKPATENT nezdinde tutulan sicil bakımından da kamu yararı gözetilerek sahibinin adı ve adresi ile vekil isim ve adreslerinin, herhangi bir sorumluluk beyanı şartı olmaksızın, üçüncü kişilerin erişimine açılması gerekmektedir.
Değerlendirme
Her ne kadar bu bilgilerin kayıt ortamında hala var olduğu ancak yalnızca üçüncü kişilerin erişimine kapatıldığı ve sorumluluk beyanı karşılığında edinilebildiği ileri sürülebilecekse de SMK’nin çeşitli hükümlerinde sicilin aleni olduğuna net bir şekilde vurgu yapılması ve bunun da ötesinde vekiller bakımından erişimin hiç mümkün olmaması nedeniyle uygulamada bilgilere erişim noktasında aksaklıkların yaşandığı ve SMK m. 22/3, 41/2, 65/2 ve 106/1’de yer alan sicilin aleniyeti ilkesine uyumsuz bir noktaya gelindiği görülmektedir. Kişisel verilerin korunması ve sicilin aleniliği ilkesi arasındaki dengenin yine KVKK 5. madde altında kişisel verilerin hukuka uygun olarak işlenmesine ilişkin getirilen hükümler ışığında kurulması gerekmektedir. Diğer ülkelerin uygulamalarından ayrışan bu noktanın kanuni dayanağı bulunmaksızın devamının, sınai mülkiyet haklarına karşı aksiyon almak isteyen, Türkiye’de mukim veya yurtdışında bulunan üçüncü kişilerin haklarını ileri sürmekte zorlanmasına sebep olacaktır.