Sipariş Üzerine Yaratılan Eserlerde Hak Sahipliği

Makaleler -

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.01.2020 tarih ve E. 2019/11-474, K. 2020/26 sayılı kararında, sipariş verenin meydana getirilen eseri kullanımının kapsamı ve ilgili kullanımlar bakımından eser sahibinin mali haklarının devri için ayrı bir sözleşme yapılmasının gerekli olup olmadığı değerlendirmiştir.

Uyuşmazlığa konu olayda davacı, davalı şirkette satın alma müdürü olarak çalıştırmakta olup davalı şirketin siparişi üzerine bir bilgisayar programı hazırlamıştır. Davacı, hazırladığı bilgisayar programı karşılığında bir ödeme almadığı ve mali hakların devrine dair bir sözleşme de olmadığı gerekçesiyle mütecaviz kullanıma son verilmesini ve eser sahipliğinden kaynaklı mali haklarının ihlali sebebiyle tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davalılar ise kullanımın izne dayandığını ve programın mesai saatleri içerisinde şirket veri tabanı kullanılarak hazırlandığını, böylece iş sözleşmesi kapsamında yaratılan bir eser olduğunu iddia etmiş ve karşı dava açarak bu durumun tespitini istemişlerdir.

Uzun bir yargılama sürecinden sonra konu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelmiş ve uyuşmazlık temelde, asıl davada taraflar arasındaki hukuki ilişkinin Borçlar Kanunu’na göre “eser sipariş sözleşmesi” kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, eserin, sipariş veren tarafından kullanımının eser sahibinin mali haklarına tecavüz teşkil edip etmeyeceği ve mali hakların devri bakımından ayrı bir sözleşmenin yapılmasının gerekli olup olmadığı üzerinde toplanmıştır.

Kararda sipariş sözleşmelerinin, en genel ifadesiyle, bir veya birkaç kişinin, sipariş verenin belirlediği plan ve verdiği talimatlar doğrultusunda bir fikir ve sanat eseri meydana getirmeyi üstlendiği sözleşme türü olduğu ve bu sözleşmelerin Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) 470 hükümleri uyarınca istisna akdi olarak ele alındığının altı çizilmiştir.  Bu sözleşmeler bakımından tanımlayıcı unsur, eserin konusunun, içeriğinin, şeklinin hatta kullanılacak malzemenin sipariş veren tarafından belirlenmesi ve bir bedel karşılığı eserin meydana getirilmesinin taahhüt edilmesidir. Burada sipariş edilen eser, iş sahibinin iş yerinde, onun emir ve talimatı altında yani sıkı bir bağlılık ilişkisi içinde çalışan bir kişi tarafından yaratılmamakta, bilakis eser bağımsız olarak serbestçe meydana getirilmekte ve böylece çalışanlar tarafından yaratılan eserlerden farklılaşmaktadır.

Söz konusu olay bakımından da dava konusu bilgisayar programının davalıların siparişi üzerine ve davalıların ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanarak teslim edildiği gözetilerek, taraflar arasındaki ilişki eser sipariş sözleşmesi olarak tanımlanmış ve bu kapsamda meydana getirilen eser üzerinde davalıların kullanımları ile davacının mali haklarına ihlal yaratılıp yaratılmadığı değerlendirilmiştir.

Sipariş veren konumundaki davalıların, dava konusu bilgisayar programının maliki oldukları, bilgisayar programını sözleşme kapsamında kullanım hakkına sahip oldukları; bilgisayar programı üzerindeki mali ve manevi hakların ise davalılara devredilmediği, davacı üzerinde kaldığı belirlenmiştir. Davalıların kullanımının taraflar arasındaki eser sipariş sözleşmesine uygun olduğu ve davacının mali haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde kullanımda bulunduklarının ispat edilemediği değerlendirilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre böylesi bir durumda, davacın sadece eserin sözleşme kapsamındaki bedelini talep edebilmesi mümkün olup, taraflar arasında sözleşme olmaksızın kullanım hali varmışçasına, mali haklara tecavüzde eser sahibine tanınan haklar burada uygulama alanı bulamayacaktır.

Kanaatimizce ilgili karar, eser sipariş sözleşmeleri kapsamında sipariş verenin eseri sözleşme kapsamında kullanma hakkına sahip olduğu ve bu kullanım için Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK”) anlamında ayrıca bir devir/lisans sözleşmesi yapılmasına gerek bulunmadığını belirlemek suretiyle önemlidir. Bu halde, böyle bir sözleşme kapsamında eseri yaratan yalnızca sözleşme bedelinin ödenmesi talep edilebilecek ve sipariş verenin sözleşme kapsamındaki kullanımlarının eser sahipliğinden doğan haklara tecavüz teşkil ettiğini ileri süremeyecektir. Ancak ilgili eser, sipariş sözleşmesi ile kararlaştırılanın dışında başkaca türde bir kullanıma konu edilmek isteniyorsa, eseri meydana getiren ile bu kullanımlar bakımından, ilgili kullanımın tür ve mecrası da belirtilerek FSEK anlamında ayrıca yazılı bir hak devir sözleşmesinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.


Aboneliğinizi Yönetin

Güncel hukuki görüşlerimiz ve etkinliklerimiz hakkında özelleştirilmiş bilgilendirme için abone olun.