“VR+” Bir Marka mı Yoksa Bir Jenerik İbare mi?

Makaleler -

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) 5/1(b) maddesi uyarınca “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler” ve 5/1(c) maddesi uyarınca “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.” marka olarak tescil edilememektedir.

Bir işaretin ayırt ediciliğinin ve tanımlayıcı olup olmadığının değerlendirilmesi yapılırken tescili talep edilen mal ve hizmetler ile ilgili tüketici kesiminin algısı dikkate alınarak, başvurunun bütün olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayırt edici olmayan birden çok unsurdan oluşan bir marka bütün olarak verdiği algı itibarıyla ayırt edici olarak değerlendirilebilir.

Türk Patent ve Marka Kurumu (“TÜRKPATENT”) tarafından 2019/42910 sayılı “VR+” marka başvurusuna ilişkin verilen kararda, tek başlarına ayırt edici olmayan işaretlerden oluşan VR+ marka başvurusunun SMK m. 5/1(b) ve 5/1(c) kapsamında tescil edilip edilemeyeceği incelenmiştir. Bilindiği üzere “VR” ibaresi “Virtual Reality” yani “Sanal Gerçeklik” ibaresinin kısaltmasıdır. Bu ibare “insanların hem keşfedip hem de etkileşime girebildiği üç boyutlu bilgisayar teknolojileri ile oluşturulmuş ortam” anlamına gelmekte olup günlük hayatta sıklıkla karşımıza çıkan bir teknolojidir.

“+” ibaresi ise matematik işaretlerinden toplama işaretinin sembolü olup, artı, ilavesiyle, fazlasıyla anlamında olup, birçok Yargıtay[1] kararında da belirtildiği üzere tek başına ayırt ediciliği bulunmamaktadır.

2019/42910 sayılı “VR+” marka başvurusu, 09, 35, 38, 41 ve 42. sınıflarda bulunan mal ve hizmetler üzerinde tescil edilmek istenmiştir. TÜRKPATENT tarafından yapılan mutlak ret nedenleri incelemesi neticesinde marka başvurusu; ayırt edici olmadığı ve “Virtual Reality” anlamına geldiği gerekçeleriyle Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) 5/1(b) ve (c) hükümleri uyarınca 09, 35, 41 ve 42. sınıfta yer alan “giyilebilir teknolojik cihazlar(akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar); manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri ve video müzik klipleri, gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları.” başta olmak üzere birtakım mal ve hizmetler için kısmen reddedilmiştir. Kısmen redde karşı başvuru sahibi tarafından yapılmış olan itiraz TÜRKPATENT Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (“YİDK”) tarafından reddedilmiştir ve marka başvurusunun kısmen reddine ilişkin karar idari düzeyde kesinleşmiştir.

Öte yandan 2019/42910 sayılı “VR+”  marka başvurusu; 09, 35, 38, 41 ve 42. Sınıflarda yer alan kalan mal ve hizmetler bakımından 12.11.2019 tarihinde 336 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayımlanmıştır. Söz konusu yayıma karşı; ”virtual reality” (sanal gerçeklik) anlamına gelen “VR” ibaresinin tescil edilmek istendiği tüm mal ve hizmetler açısından tanımlayıcı ve ayırt edici olmayan bir ibare olması, “+” işaretinin markaya herhangi bir ayırt edicilik katmaması nedenleriyle SMK 5/1(b) ve (c) hükümleri uyarınca tümden reddedilmesi için üçüncü kişi tarafından itiraz edilmiştir.

TÜRKPATENT Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından 20.10.2021 tarihinde verilen kararla; teknolojide kullanılarak oluşturulan kurgular ile gerçek ve hayalin birleştirilmesi olarak tanımlanan “sanal gerçeklik” kavramının eğitim, sağlık, eğlence, askeri ve endüstriyel alan gibi pek çok alanda farklı teknolojik ekipmanlarla yaygın olarak kullanılan bir ibare olduğu, marka başvurusunda bulunan “+” işaretinin “VR” ibaresinin anlamını pekiştiren bir algısı olduğu ve başvuruya ayırt edicilik katmadığı dikkate alınarak, marka başvurusunun kapsamında kalan tüm mal ve hizmetler bakımından SMK madde 5/1(b) ve 5/1(c) hükümleri uyarınca tümden reddine karar verilmiştir.

Bazı sektörlerde, piyasada tekel oluşturmak amacıyla, yeni oluşturulan jenerik adları tescil ettirmeye yönelik bir eğilim vardır. Bu kapsamda TÜRKPATENT’in bu tür marka başvurularını re'sen, kısmen de olsa, reddetmesi olumlu bir gelişmedir. Öte yandan, bu tür marka başvurularının mutlak ret nedenleri incelemesinden geçip marka bülteninde tamamen veya kısmen yayımlanması da söz konusu olabilir. Bu nedenle, bu tür jenerik markaları kullanmakta menfaati olan marka sahiplerinin marka bültenlerini takip etmeleri ve uygun gördükleri marka başvurularına itiraz etmeleri önerilmektedir.

[1] YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ, E. 2018/689, K. 2019/3082, T. 17.4.2019 sayılı kararı, YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ, E. 2017/2988, K. 2019/292, T. 14.1.2019 sayılı kararı

Aboneliğinizi Yönetin

Güncel hukuki görüşlerimiz ve etkinliklerimiz hakkında özelleştirilmiş bilgilendirme için abone olun.