Görüşlerimiz
Hukuki Menfaatin Varlığının İspatında Aynı Sektörde Bulunmak Yeterli
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 31.01.2019 tarihli kararında kullanmama nedeniyle markanın iptali talepli davalar için davacının davalı ile aynı sektörde faaliyet göstermesinin hukuki menfaatin varlığının kabulü bakımından yeterli olduğu sonucuna vardı. İstanbul (Kapatılan) 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde 2012 yılında açılan davada davalı yana ait tescilli markanın kullanılmayan bir kısım mallar yönünden iptali talep edilmiştir. Davalı yan dava konusu ürünler… »
EPO Temyiz Kurulu’nun T 1731/12 Sayılı Kararı: Yalnızca Bir Cerrahi Metot Adımı İle Üretilebilecek Olan Bir Tıbbi Cihaza EPC 53/(c) Uyarınca Patent Verilemez.
Avrupa Patent Ofisi (EPO) Temyiz Kurulu, 15/02/2019 tarih ve T 1731/12 Sayılı kararı ile bir tıbbi cihaza ilişkin patent isteminin; isteme konu cihazın yalnızca bir cerrahi metot adımı ile üretilebiliyor olması nedeniyle Avrupa Patent Konvansiyonu (EPC) madde 53 (c) hükmü uyarınca patent verilemez olduğuna karar verdi. EP1613394 sayılı patent patolojik olarak aktif beyin bölgelerinin aktivitelerinin de-senkronizasyonu için bir tıbbi cihazı açıklamaktadır. Patentin 1 numaralı… »
Tarifname ile İstemin Koruma Kapsamı Sınırlanabilir mi?
Barselona Temyiz Mahkemesi’nin yakın zamanda yayınlanan 12 Ocak 2019 tarihli kararında bir istemin koruma kapsamının tarifname ile sınırlanamayacağına hükmetti. Anılan karara konu uyuşmazlıkta EP1489342 (“EP’342”) sayılı patentin sahibi açmış olduğu patent tecavüzü davası ile davalı yanın pazarladığı “valfler” ile patentin 1 numaralı istemini ihlal ettiğini iddia etmiştir. EP’342 patentinin 1 Numaralı istemi şu şekildedir: “1. Aşağıdaki unsurlardan oluşan üç yollu bir… »
Online Marka Tecavüzü Davalarında Yetki – Avrupa Birliği Adalet Divanından Ön Karar: AMS Neve v. Heritage Audio SL
İngiltere ve Galler Temyiz Mahkemesi 12 Şubat 2018 tarihinde, Avrupa Birliği Anlaşması’nın 267. maddesi uyarınca Avrupa Birliği Adalet Divanı’ndan (“ABAD”) online marka tecavüzü davalarında hangi üye ülke Mahkemesinin yetkili olacağına dair bir ön karar vermesini talep etti. ABAD ise kendisine yöneltilen soruları 5 Eylül 2019 tarih ve C-172/18 sayılı kararında (http://curia.europa.eu/juris/liste.jsf?language=en&num=C-172/18) yanıtladı. Davacı AMS Neve Birleşik Krallık’ta… »
Limited Şirketin Vergi Borçlarının Ortaklardan Tahsili Artık Çok Daha Kolay
Şirketin borçlarının ödenmemesi nedeni ile doğan sorumluluk, ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olduğu için doğrudan şirket tüzel kişiliğine aittir. Bu nedenle, limited şirketin ödenmemiş vergi borçları için öncelikle şirket tüzel kişiliğine başvurulmakta, söz konusu borcun şirketten tahsil olanağı kalmadığının saptanması durumunda ise kanuni temsilcilere veya ortaklara başvurulmaktadır. Dolayısı ile limited şirketin vergi borçları için şirket tüzel kişiliğinin birincil… »
Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik Değişiklikleri
haklar ile ilgili ana yönetmelik olan Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in (“Yönetmelik”) bazı hükümleri, 08.07.2019 tarihli ve 30825 1. Mükerrer sayılı Resmi Gazete ‘de yayınlanarak yürürlüğe giren “Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile kısmen değiştirilmiştir. Yapılan değişikliklerden önce, Yönetmelik’te öngörülen bazı prosedürlerin tamamlanabilmesi için – özellikle geri çekme işlemlerinin –… »
Kişisel Veri İhlallerinin Kuruma Bildirilmesi Yükümlülügü
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun “veri güvenliğine ilişkin yükümlülükler” maddesi altında, veri sorumlusunun; Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek, Kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişilmesini önlemek, Kişisel verilerin muhafazasını sağlamak amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri almak zorunda olduğu düzenlenmiştir. Aynı madde kapsamında, işlenen kişisel verilerin kanuni… »
Yabancı Dilde Yapılan Tahkim Anlaşmaları Geçerli Midir?
Uluslararası işlemlerin tarafları sıklıkla uyuşmazlıklarının çözümü için tahkim yolunu seçseler de, bir uyuşmazlık meydana geldiğinde bu seçimlerini bazen yeniden değerlendirme ihtiyacı hissetmekte ve tahkim anlaşmalarının geçerliliğini sorgulamaktadırlar. Ancak ayrılabilirlik varsayımı sayesinde mahkemeler ve hakem heyetleri, tahkim sözleşmelerini, bunlara dayanak teşkil eden sözleşmeye yapılan saldırılardan ayırarak tahkim anlaşmalarını ayakta tutmaktadır. Buna karşın… »
Temsil Yetkisi Olmayan Yönetim Kurulu Üyelerinin SGK Borçlarından Sorumluluğu
Temsil Yetkisi Olmayan Yönetim Kurulu Üyelerinin SGK Borçlarından Sorumluluğu Anayasa Mahkemesi (“AYM”), 19 Temmuz 2019 tarihinde 30836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 30 Mayıs 2019 tarih ve 2015/11192 başvuru numaralı kararında (“Karar”); Sosyal Güvenlik Kurumu (“SGK”) borçlarından, temsil yetkisini haiz olmayan yönetim kurulu üyelerinin anonim şirket tüzel kişiliği ile müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasıyla yönetim kurulu üyesinin mülkiyet hakkının ihlali… »
Adidas’ın Ünlü “3 Şerit” Markası Hükümsüz Kılındı
Genel Mahkeme 19 Haziran 2019 tarihli T-307/17 sayılı kararı uyarınca, Adidas’ın “beyaz fon üzerine üç siyah şerit” içeren 012442166 başvuru numaralı “|||” markasını esasen ayırt edici karakter taşımaması sebebiyle hükümsüz kılmıştır. Mahkeme, uyuşmazlığa konu markanın sahibi Adidas’ın markasını geçerli bir şekil markası olarak tescil ettirmesine rağmen, markanın Avrupa Birliği ülkelerinde kullanımla ayırt edicilik kazandığını ispat edememesi sebebiyle Temyiz Kurulu’nun… »
Mahkeme Kararlarının Gerekçesi Nasıl Olmalıdır?
“Gerekçeli karar hakkı” adil yargılanma hakkının temel bir unsurlarından biridir. Söz konusu hak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (“AİHS”) 6. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (“AİHM”) içtihatlarıyla korunduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (“Anayasa”) ve kanun metinleri ile Yargıtay içtihatlarında da düzenlenmektedir. Mevzuat Anayasa ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) yargı kararlarının gerekçelendirilmesine ilişkin genel kurallar içermektedir. Türk… »
Ceza Davalarında Kanıt Toplamanın Önemi
Türkiye’de marka hukuku alanında işlenen suçların kovuşturması, marka sahibi tarafından usulüne uygun olarak şikâyette bulunulmasına bağlıdır. Şikâyet dilekçesi ve suça işaret eden delillerin yerel savcılığına sunulmasının ardından, dosya Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderilir. Son zamanlarda Sulh Ceza Mahkemeleri, arama el koyma kararı taleplerine cevap verirken çok daha kapsamlı bir irdeleme yapmaktadır. Bu nedenle, marka sahiplerinin şikâyette bulunmadan önce gereğince… »