Günlük hayatımızda yaygın surette kullandığımız internet siteleri, internet sayfası, kullanıcı arayüzü, bilgisayar programı, veri tabanı ve sunucu gibi farklı unsurları barındırmaktadır. Hukukumuzda internet siteleri için belirlenmiş özel bir koruma türü bulunmamakla birlikte bunları oluşturan unsurlar ve içerikleri, ön görülen şartları sağlamak kaydıyla çeşitli korumalardan yararlandırılabilmektedir. İnternet sitesine, onu oluşturan unsurlardan bağımsız olarak ek bir hukuki koruma sağlanıp sağlanamayacağı hususu ise 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (“FSEK”) ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) haksız rekabet hükümleri kapsamında ayrıca değerlendirilmelidir.
Bir fikri ürünün, FSEK’in 1/b maddesi uyarınca eser sayılabilmesi için sahibinin hususiyetini taşıması, sahibinin hususiyetini yansıtacak düzeyde somutlaşmış olması, fikri çabanın ürünü olması ve FSEK’te öngörülen eser türlerinden birine dahil olması gerekir. İnternet siteleri de hususiyet, somutlaştırma ve fikri çabanın ürünü olma kriterlerini sağlayabilirler.[1] İnternet siteleri için FSEK kapsamındaki korumayı tespit noktasındaki zorluk genel olarak “FSEK’te öngörülen eser türlerinden birine dâhil olma” kriterinin sağlanıp sağlanmadığı bakımından doğmaktadır. Doktrin ve yargı kararlarında ise internet sitelerinin genellikle “güzel sanat eseri” olarak, “bilgisayar programı” olarak, “derleme eser” olarak veya “veri tabanı” olarak korunması gerekeceği yönünde çeşitli tartışmalara yer verildiği ancak “güzel sanat eseri” kategorisi altında yer alan “grafik eser” veya “veri tabanı” korumasından yararlandırılması görüşlerinin daha ağır bastığı görülmektedir.
Örneğin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2016/6829 K. 2018/768 sayılı ve 05.02.2018 tarihli kararında “…web sitesinin resimleri, grafikleri, haberlerinin yerleşim düzenleri, renkleri ve kısacası tüm bu işlemlerle ilgili toplu görünümün özellik arz ettiği ve bu tasarımı hazırlayanın hususiyetini taşır nitelikte olması sebebiyle çalışmanın ayrıca grafik eser niteliği de taşıdığı…” değerlendirmesinde bulunmuştur. Bu doğrultuda internet sitesinin resimleri, grafikleri, yerleşim düzenleri ve renkleriyle bir bütün oluşturduğu gözetildiğinde, hazırlayanın hususiyetini taşıması ve estetik değere sahip olması halinde “grafik eser” olarak korunabilecektir.
Yargıtay’ın açıkça “internet sitesinin veri tabanı eser niteliğinde olduğu” sonucuna varan yerel mahkeme kararını onayan değerlendirmeleri de mevcuttur.[2] İstanbul 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/29 E. ve 2021/139 K. sayılı ve 18.3.2021 tarihli kararında da “Türk Hukuku ve mukayeseli hukukta genel olarak web sitelerinin "veri tabanı" niteliğinde oldukları kabul edilmektedir.” belirlemelerine gidilerek genel eğilimin internet sitelerinin veri tabanı olarak korunması yönünde olduğu aktarılmıştır.[3] Bu kararlara göre internet siteleri veri tabanı olarak da FSEK korumasından yararlanabileceklerdir.
Bahsi geçen doktrin tartışmaları ve yargı kararlarından da görüleceği üzere, internet sitelerinin, şartların sağlanması halinde grafik eser ya da veri tabanı olarak telif korumasından yararlandırılabilecekleri sonucuna varmak mümkündür.
İnternet sitelerinin yukarıda yer verilen koruma türlerine ek olarak, birer “iş ürünü” olmak suretiyle TTK hükümleri kapsamında “haksız rekabet” korumasından yararlandırılması da söz konusu olabilecektir. Özellikte TTK 55/1.a.4 maddesinde düzenlenen ve haksız rekabet hallerinin başlıcalarından sayılan “başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak, başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak; özellikle; kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak” hükmüne internet sitelerinin korunması için dayanılabilecektir.
Bu doğrultuda, internet siteleri bakımından, mevcut düzenlemelere göre yorum yoluyla hareket edildiğinde, kümülatif koruma ilkesi uyarınca, şartları sağlanmışsa hem FSEK kapsamında telif korumasından hem de TTK hükümleri uyarınca haksız rekabet korumasından yararlanmanın mümkün olduğu görülmektedir.
Mevcut hukuki durumda, internet sitesi üzerinde haklarını etkili şekilde korumak ve olası ihlallerden kaçınmak isteyen taraflarca, internet sitesinde kullanılan özgün logo, ikon ve sair işaretlerin marka olarak tescili, bunlara ilişkin sözleşmelerde fikri mülkiyet haklarının devrine ve lisanslanmasına ilişkin hususların ve tarafların sözleşme sonrası ilişkisine dair şartların açıkça düzenlemesi, üçüncü kişi kullanımlarından haberdar olmak ve olası hak ihlallerine sessiz kalmayı önlemek maksadıyla periyodik pazar araştırmalarının gerçekleştirilmesi, ilgili internet sitesinde kullanılması düşünülen unsurlarla ilgili üçüncü kişilerin önceye giden hak sahipliğinin bulunup bulunmadığının araştırılması, başkalarına ait fikri yaratımlardan faydalanılacaksa adil kullanım sınırları içinde kalındığından emin olunması faydalı olacaktır.