Müktesep hak konsepti Türk marka hukukunda önemli konulardan birisi olup özellikle de sonraki tarihli markanın karıştırılma ihtimali temelinde olası reddine veya hükümsüzlüğüne gerekçe gösterilebilecek markalara karşı güçlü bir koruma sağlamaktadır.
Aynı taraflar arasında ve aynı esas unsurlu iki markaya ilişkin iki farklı dava kapsamında verdiği yakın tarihli iki onama kararında Yargıtay, müktesep hakkın önemini bir kez daha ortaya koymuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları ile yargı kararlarının irdelenmesine geçmeden önce, taraf markalarını karşılaştırmalı olarak içeren aşağıdaki tabloyu dikkatinize sunmak isteriz.
Davacının markaları |
Davaya konu edilen markalar |
Davalının önceki tescilleri |
(Marka 1) Marka 2
(Her ikisi için de 2016 yılında başvuruda bulunulmuştur.) |
(1988) (2000) |
Yukarıdaki tablo incelendiğinde tahmin edilebileceği üzere, davacı, davalıya ait ve 29. sınıftaki süt ve süt ürünleri, peynir ve peynir ürünleri, yenilebilir yağlar ve tereyağı gibi mallar üzerinde tescili istenen “FRICO” ibareli markalara karşı, yine 29. sınıftaki mallar üzerinde tescilli “FRIGO” ibareli markalarla karıştırılma ihtimali ve “FRIGO” markasının tanınmışlığına dayalı olarak itirazda bulunmuştur.
Yukarıdaki tabloda belirtilen “FRICO” markaları, ayrı iki yargılamanın konusu olmuştur.
Marka 2 ile ilgili yargılama esnasında ilk derece mahkemesi, tarafların markalarının karıştırılacak derecede benzer olmadığını, ve davacı yanın davaya konu markanın davacı yana ait “FRIGO” markasının tanınmışlığı sebebiyle haksız yarar sağlayacağının ya da markanın itibarına ve ayırt edici karakterine zarar verilebileceğinin ispatlanamadığını değerlendirmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi ise bu gerekçelendirmeye katılmamış; taraf markalarının ve kapsamlarındaki 29. sınıf mallarının benzer olduğunu kabul etmekle birlikte, davalı yanın Türkiye’de 1988 yılına dayanan “FRICO” ibareli marka tescilinin bulunması ve bu markayı kullanmasını dikkate alarak, davaya konu Marka 2’nin de bu eski tarihli markaların serisi niteliğinde olduğu ve önceki tarihli tescillerin Marka 2’ye müktesep hak sağlayarak tescil imkanı verdiği sonucuna varmıştır. Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararı ve gerekçelendirmesi Yargıtay’ın da onayından geçmiştir.
Marka 1 ile ilgili yargılama esnasında ise ilk derece mahkemesi, diğer dosya hakkında verilen ilk derece mahkemesi kararının aksine taraf markalarının ve kapsadıkları 29. sınıftaki malların benzer olduğunu kabul etmiş, “FRIGO” markasının Türkçede bilinen bir anlamı olmadığını ve dolayısıyla ayırt edicilikten yararlandığını, tanınmış olduğunu tespit etmiş; öte yandan davalı yanın Türkiye’de 1988 yılına dayanan “FRICO” ibareli marka tescilinin bulunması ve bu markayı kullanmasını dikkate alarak, davaya konu Marka 1’nin de bu eski tarihli markaların serisi niteliğinde olduğu ve önceki tarihli tescillerin Marka 1’ye müktesep hak sağlayarak tescil imkanı verdiği sonucuna varmıştır. İlk derece mahkemesinin bu kapsamlı ve isabetli kararı ve gerekçesinin yerindeliği Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay’ın da kararlarıyla teyit edilmiştir.
Yargıtay tarafından onanan ve kesinleştirilen bu kararların, marka hukukunda müktesep hak konseptinin önemine bir kez daha dikkat çektiğini belirtmek isteriz. Gerçekten de, yeni yapılan bir marka başvurusunun üçüncü kişiye ait önceki tarihli markalarla karıştırılma ihtimali teşkil etmesi ve bu sebeple reddedilmesi imkan dahilinde iken, şayet başvuru sahibinin eskiye dayanan tescilleri bulunuyorsa, müktesep hak koruması devreye girecek ve böylelikle başvuru sahibi, normal koşullar altında karıştırılma ihtimali nedeniyle reddedilebilecek bir markasını, önceki tescilleri sayesinde yine tescil ettirebilecektir. Ancak bu noktada dikkat etmek gerekir ki sonraki tarihli başvurunun, müktesep hak iddiasına dayanak gösterilen önceki tescillerle aynı esas unsura sahip olması ve aynı mal ve hizmetler üzerinde tescil edilmek istenmesi gerekmektedir. Aynı zamanda Türk yargısı müktesep hak iddialarını değerlendirirken, müktesep hak iddiasına dayanak gösterilen önceki tarihli markanın kullanımda olup olmadığını da araştırmakta, yeni başvurunun bu eski tescillerin bir serisi niteliğinde mi, yoksa üçüncü kişilerin markalarına yaklaşır nitelikte mi olduğunu dikkatle değerlendirmektedir.