Yabancı ilaç markaları kural olarak o şirketlerin kurulduğu ülkelerdeki firmalar adına kayıtlıdır ve marka koruma işlemleri o firmalar tarafından yönetilir. Bu firmaların Türkiye’deki iştirakleri, marka koruma işlemlerine dahil olmasalar da, ilacın ruhsat sahibi oldukları için, ilaç ile ilgili her işlemde Sağlık Bakanlığı’nın muhatabı durumundadırlar.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (“TİTCK”) ilaç ve diğer sağlık ürünlere yönelik düzenleyici ve denetleyici olarak görevlidir. İlaç kaçakçılığı ve sahteciliği ile başa çıkmak amacıyla İlaç Takip Sistemi (“İTS”) geliştirilmiştir; tüm ilaçlar kutu bazında karekod ile kayıt altına alınmakta ve piyasaya girdiği andan hastaya ulaşıncaya kadar, her işlemi takip edilmektedir. Türkiye’deki ilaç ruhsat sahiplerinin haberdar oldukları her türlü sahtecilik ve kaçakçılık işlemlerinin TİTCK’ya bildirilmesi zorunlu tutulmuştur ve TCK m. 278 “Suçu Bildirmeme Suçu” kapsamında da bildirmekle yükümlüdürler.
Nasıl Haberdar Olunuyor?
İlaç firmaları ilaçları doğrudan hastaya satmadığı ve ürünler ecza depoları ve eczane kanallarıyla ulaştığı için, ürün tedariğinde pek çok aktör bulunuyor. Bu nedenle de sahte ürünlerin satıldığına ilişkin bilgi şüphelenen hasta dışında, hekimler, ecza depoları veya eczacıların firmaya ihbarı üzerine öğrenilebiliyor. Bu tür ihbarlar üzerine avukatlar veya araştırma şirketleri vasıtasıyla yaptırılan genel saha ve/veya adres bazlı araştırmalar ile tespit edilen şahıslar ve elde edilen detaylı bilgi, delil ve numunelere dayalı olarak aksiyon alınması mümkün olabiliyor.
Hukuken Neler Yapılabilir?
Elde edilen delil durumuna göre TCK m.186-187, Sahte İlaç İmali, Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabet suçlarına dayalı şikâyet imkanları bulunuyor. Sahte veya orijinal ilaçların gerekli gümrük rejimine tabi tutulmaksızın, yani kaçak olarak ülkeye sokulması durumunda müstakil olarak veya yukarıda belirtilen şikayetlerle birlikte Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na dayalı hukuki işlem de yapılabilmektedir.
Yukarıda sayılan Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabet suçları, takibi şikâyete bağlı suçlar olduğu için marka veya ruhsat sahibi şirketlerin elde edilen delil durumuna göre şikâyette bulunup bulunmamak hususunda bir karar vermesi gerekmektedir. TCK m.186-187 ve Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na aykırılık teşkil eden suçlar açısından re’sen takip ilkesi geçerli olduğundan Emniyet Güçleri tarafından kendiliğinden soruşturma ve baskın süreçleri başlatılabildiği gibi, ilaç şirketleri tarafından yapılan suç duyuruları sonrasında da başlatılabilmektedir.
TİTCK’ya Ne Zaman Bilgi Verilmeli?
İlaçlarla ilgili ceza soruşturmalarında özellikle Türkiye’deki global ilaç firmalarının katkıları, durumun Sağlık Bakanlığı veya TİTCK’ya şikayetinin yapılması ile gerçekleşebiliyor. Marka sahibi yurt dışında yerleşik firma olsa da Türkiye’deki firmanın da sürece dahil olması, bildirim ve takip kolaylığını sağlamak için bazı durumlarda gerekli olabiliyor.
Konu sahte veya kaçak ilaç olduğunda İTS dışında hareket edildiğinden, hukuki aksiyon alabilmek için sahte ürünlerin üreticisi, üretim yeri ve dağıtım kanalları hakkında araştırma yaptırılması elzemdir. Henüz tüm bilgiler toplanmadan veya yalnızca duyum veya şüphe üzerine şikâyette bulunmak sürecin verimli ve hızlı ilerlemesine engel olabiliyor. İddianın araştırılarak, yeterli delil toplandıktan sonra yetkili makamlara şikâyet edilmesi en etkili çözüm olarak öneriliyor. Zira aksi halde, faillerin durumdan haberdar olmaları ve delilleri yok etmeleri mümkün.
Marka hakkına dayanılarak savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunda ise özellikle sürecin sonucunu beklemek ve sonrasında TİTCK’ya ilgili ürün hakkında şikâyette bulunmak faydalıdır. Zira TİTCK’nın inceleme konusu edeceği hususlar marka ihtilafı değil, kamu sağlığını ilgilendiren konuların tespitidir. Özellikle bir eczacı veya hekim şüpheli olarak yer alıyorsa şikâyetin güçlü deliller ile yapılması önemlidir. Bu kişilere karşı ileri sürülecek ceza şikayetleri ilerideki aşamalarda geri alınabileceğinden, şikâyetin zamanı önemli stratejik bir unsurdur.
Sürecin re’sen kolluk kuvvetleri tarafından başlatılması durumlarında, sürece dahil olarak takip etmek de bir o kadar önemlidir. Olası baskınlar ve sürece ait ana aşamalar sonlandıktan sonra, TİTCK’ya veya Sağlık Bakanlığına bildirim yapılması da değerlendirilmelidir.
Son yıllarda ilaç kaçakçılığı ve sahte ilaç ile ilgili operasyonlar, yalnızca yerli kaynaklardan elde edilen verilerden değil, uluslararası platformların yürüttükleri soruşturmalar ile tetiklenebildiği gözlemleniyor. Geçtiğimiz yıl İnterpol-Europol Daire Başkanlığı ve Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde yürütülmekte olan Pangea XVI operasyonu ile oldukça önemli sayıda sahte veya kaçak ürün ele geçirildi. 2024 yılında da bu tarz operasyonlar ile piyasadaki sahte ürünlerin toplatılması beklenmektedir. Bu nedenle marka sahiplerinin sürece destek olmaları için, mümkün olduğunca bilgi toplamak amacıyla araştırmalar yürütmesi önerilmektedir.