Marka Hakkına Tecavüz Davasında Tescilli Marka Savunması Yapılamaz

Bakırköy 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde görülen, davalının dava konusu sonraki tarihli tescilli markasının hükümsüzlüğü ve anılan markanın kullanımının davacı tarafın önceki tarihli markası aleyhine yarattığı marka hakkına tecavüz ile haksız rekabet durumunun tespiti, önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması talepli davada mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; dava konusu markanın hükümsüzlüğü ile davacının hak sahibi olduğu markalara iltibas teşkil ettiği anlaşılan davalı adına tescilli marka kullanımı nedeniyle davalının davacı taraf marka haklarına tecavüzü ve haksız rekabetinin tespitine, önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına hükmedilmiştir. 

Bakırköy 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından verilen Ekim 2021 tarihli karar ile tescilli markanın kullanımının önceki tarihli marka aleyhine marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edebileceği teyit edilmiştir.

Aynı dava kapsamında ayrıca; davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin Bakırköy 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce reddi kararı aleyhine davacı tarafından başvurulan istinaf talebi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından Mart 2018 tarihli kararında da açıkça 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) 155. maddesi uyarınca sonraki tarihli tescilin tecavüz davasında savunma olarak ileri sürülemeyeceği belirtilerek ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki kararı kaldırılmış ve davalının tescilli markasının kullanımının ihtiyati tedbir kararı ile engellemesine hükmedilmişti.

Bakırköy 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından verilen Ekim 2021 tarihli karar ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından verilen Mart 2018 tarihli karar uyarınca tescilli markanın kullanımının önceki marka hakkı sahibine marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edebileceği, hatta bu durumun ihtiyati tedbir yolu ile engellenebileceği teyit edilerek SMK 155. maddesinin “Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınaî mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.” yönündeki düzenlemesi desteklenmiştir.

10 Ocak 2017 tarihinde SMK’nın yürürlüğe girmesi ile mülga olan Markaların Korunması Hakkındaki 556 sayılı KHK döneminde yerleşik Yargıtay içtihadına göre, daha eski tarihli bir markaya iltibas ve tecavüz yaratıp yaratmasına bakılmaksızın, bir kullanımının tescilli bir marka hakkına dayanması halinde, bu kullanımın tecavüz yaratmadığı kabul edilmekteydi. SMK’nın yürürlüğe girmesiyle beraber, 155. maddesi uyarınca bir markanın (ya da başka bir hakkın) tescilli olmasının önceki hak sahiplerinin açtığı tecavüz davasında bir savunma olarak ileri sürülemeyeceği açıkça hüküm altına alınmış; böylece Yargıtay içtihatlarıyla oluşturulan “Tescilli bir markanın kullanımı tecavüz teşkil etmez.” prensibi de ortadan kalkmıştır.

Yukarıda anılan aynı dava kapsamında hem Yerel Mahkeme hem de Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen bu kararlar SMK’nın 155. maddesinin uygulanmasına ilişkin yol gösterici nitelikte önemli kararlardır. Söz konusu kararlar uyarınca anılan hükmün uygulanmasının yeknesaklaştığı görülmektedir. Bu kararlar, sadece tescilli bir marka hakkına sahip olunmasının marka hakkına tecavüz iddiaları bakımından savunma sebebi sayılmaması gerektiğine dair açık göstergedir.


Aboneliğinizi Yönetin

Güncel hukuki görüşlerimiz ve etkinliklerimiz hakkında özelleştirilmiş bilgilendirme için abone olun.